bel-inceltme

Content

Ribella Procedure by Dr. Curver: Seamless Waist Contouring (Dikişsiz Bel Şekillendirme)

Shape With Grace, No Pain, No Trace! – Zarifçe Şekillen, Ağrı Yok, Dikiş Yok!

Ribella Prosedürü, İngilizce Rib (Kaburga Kemiği) ve İtalyanca kökenli olup tüm dünyada küresel olarak kullanılan Bella (Güzel) kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş, tıbbi bel inceltme işlemleri arasında en yenilikçi ve etkili olanlarından biridir. Kaburga kemiklerinin şeklini değiştirerek hastalara daha ince bir bel profili sunar. Prosedür, kaburgaların ultrason eşliğinde tanımlanması ve bireyin iskelet yapısının, estetik anlamda zerafetini en üste çıkaracak şekilde şekillendirilmesi prensibine dayanır.

Hastalar işlem sırasında anestezi altındadır ve herhangi bir ağrı hissetmezler. Sinirlerin uyutulmasıyla işlem sonrasında da ağrı olmaz. Hastalar genellikle günübirlik yatış sonrası taburcu edilebilir ya da bir gece hastanede kalabilirler.

Prosedürün riskleri düşüktür ve uzman cerrahlar tarafından yapıldığında komplikasyon (işlemin beklenmeyen sonuçları) riski sıfıra yakındır. Alternatif kaburga çıkartma ameliyatı ise iç organları riske atabilir ve büyük kesi izine sahiptir.

Doktorunuzun deneyimi ve uzmanlığı prosedürün başarısı açısından kritiktir. Ribella Prosedürü gibi karmaşık işlemleri gerçekleştirmek için, patenti kendisinde olan Dr. Curver gibi uzman bir göğüs cerrahı seçmek önemlidir.

Ribella Prosedürü; ağrısız, dikişsiz ve kesi izsiz olması nedeniyle bel inceltme ameliyatlarında devrim niteliğindedir. Uzman bir cerrah tarafından gerçekleştirildiğinde, kadınlara istedikleri bel kıvrımını sağlar.

Doç. Dr. Hasan Ersöz, uzun yıllardır göğüs kafesi ve kaburga şekil bozukluklarına odaklanmış ve Dr. Pektus isimli kliniği ile bu hasta grubunda 15 yılda oldukça geniş bir deneyime sahiptir. Şimdi kendi tasarımı olan bu tekniği, ikinci markası olan Dr. Curver ismi ile, talep eden bireylerin hizmetine sunmaktadır.  Sizler de ağrısız ve kesi izi olmadan çok kısa sürede belinizi en az 7 cm incelterek, feminen kıvrımlara sahip estetik bir görünüme kavuşmak isterseniz Dr. Curver’a ulaşabilirsiniz.

Kadın ve Erkekte Bel Çevresi Açısından Ne Gibi Anatomik Farklılıklar Var?

Erkek ve kadınların iskelet ve yumuşak doku özellikleri arasında önemli farklılıklar vardır. Biacromial çap, omuz genişliğinin ölçümüdür ve erkeklerde ortalama olarak 39,62 (36,32–43,18) cmdir. Kadın biacromial çapı ise daha azdır ve ortalama değeri 35,31 (32,51–38,61) cmdir (1). Erkek göğüs kafesi için ortalama yan göğüs kafesi çapının, kişinin boy uzunluğuna oranı 14.16 cm/m iken kadınlarda 13.68cm/m’dir (2). Yani özetle, erkek göğüs kafesi kadına göre daha büyüktür.

Görsel ve estetik anlamda bakacak olursak; erkekte vücudun omuz ve göğüs kısımlarının geniş olması, o kişinin maskülen bir estetikte görünümünü sağlar. Bununla birlikte orantılı bir ince bel, tabanı yukarıya bakan ters bir üçgen görünümü sağlar ve bireyde üçgen vücut dediğimiz estetik yapıyı oluşturur.

dr-curver-bel-inceltme

Ancak toplumsal normlarda kadınların çok fazla geniş üst göğüs ve omuzlara sahip olması; bireyin kadınsı zerafetini bozduğu izlenimi vererek, kadınlar tarafından talep edilmez. Çok fazla geniş omuz olmasa da vücudun üst kısmının biraz daha geniş olup, kıvrımlı bir şekilde belin olabildiğince incelmesi ve sonrasında kalça bölgesine doğru genişleme gösteren bir vücut yapısı kadınların kendileri için arzu ettikleri ve toplumun çoğunluğu tarafından beğenilen bir görüntü oluşturmaktadır.  Özetle; kadınlarda çay bardağına ya da kum saatine benzer bir vücut silüeti, toplumsal estetik anlayışında kabul gören ideal normdur. Bilimsel olarak bakacak olursak, literatür de estetik kabul gören normun bu olduğunu belirtmektedir. (3).

Erkek ve kadın silüeti arasındaki bu farklılığın anatomik olarak birçok sebebi vardır. Bunlardan birisi kadınlardaki kaburgaların dar açılı olmasıdır. Bu durum, hamilelik sırasında artan karın içi hacmi karşılamak için evrimsel bir adaptasyon olarak tasarlanmıştır (2). Ayrıca kadınların pelvis yani leğen kemiği bölgesi, doğuma olanak sağlayacak kadar geniş olacak şekilde tasarlanmıştır. Buna karşılık, insan erkek pelvisi iki ayaklı hareket için kadınlara göre daha dar olarak optimize edilmiştir. Dişi pelvisin, erkek pelvise göre daha büyük bir pelvik giriş ve çıkışı vardır. Ayrıca kalça, kadınlarda erkeklere göre daha geniş bir şekilde yerleşmiştir (4). Erkeklerin iliak tepeleri ise kadınlardan daha yüksektir, bu da pelvislerinin daha uzun ve dar görünmesine neden olur.

Kemik yapıdaki kadın-erkek farkı dışında, bu iki cinsiyetteki vücut yağı dağılımları arasındaki fark da görsel olarak bu karşıtlığın oluşmasının bir diğer sebebidir. Her iki cinsiyet için vücut yağ dağılımı çocuklukta ve yaşlılıkta karşılaştırılabilir olsa da üreme hormonlarının etkileri devreye girdiği yaş aralığında birbirinden oldukça farklıdır. Erkeklerde baskın olan testosteron hormonu, ağırlıklı olarak karın bölgesinde yağ birikmesine yol açar ve kalça bölgesinde yağ

birikmesini engelleyerek android (erkeksi) vücut yağlanmasına yol açar (büyük göbekli, küçük kalçalı silüet). Öte yandan kadınların baskın hormonu olan östrojen, kalça bölgelerinde ağırlıklı yağ birikmesiyle ginoid (kadınsı) vücut alışkanlığı oluşturarak dar bir bel ve geniş kalçalara yol açar (5).dr-curver-ince-bel

Bu estetik anlayışının içgüdülerimizdeki karşılığına bakacak olursak; erkeğin üçgen vücuda sahip olması ondaki fiziksel güç varlığının ve bunun sonucu olarak kendisini, çocuklarını ve ailesini fiziksel güç gerektiren doğa şartlarından ve karşılaşılabilecek diğer olumsuz durumlardan daha iyi koruyabilme yeteneğinin bir göstergesi olduğundan dolayı kadınlar üzerinde çekicilik oluşturur.

Çay Bardağı şeklindeki vücut yapısı da kadındaki doğurganlık göstergesidir. Geniş kalçalar, doğum sırasında bebeğin kafatasının rahimden geçişini kolaylaştırabilir. Bu anatomik özellik, pelvisin genişliği ile ilgilidir ve geniş pelvis, doğum kanalının daha geniş olmasını sağlar. Bu nedenle geniş kalçalar tarihsel olarak daha sağlıklı ve başarılı doğumlarla ilişkilendirilmiştir. Bu da, erkeklerin bilinçaltında geniş kalçalı kadınları daha çekici bulmasına neden olabilir. Ayrıca Kadınların kalça bölgesinde biriken yağ dokusu, östrojen hormonunun etkisiyle oluşur. Östrojen, doğurganlık ve üreme sağlığıyla doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, geniş kalçalar erkekler için yüksek östrojen seviyelerini ve dolayısıyla sağlıklı üreme potansiyelini işaret edebilir. Büyük memeler ise doğan çocukları kadının daha iyi besleyebileceği içgüdüsü ile erkeklere çekici gelir. Bu iki genişlik arasında kalan ince bel ise; detaylarını belirttiğimiz üzere sağlık ve doğurganlığın göstergesi olması sebebiyle erkekler üzerinde çekicilik oluşturur (6).

Genel olarak şu da eklenebilir, her iki cinsiyeti birbirinden ayıran anatomik özellikler diğerine çekici gelmektedir. Mesela erkekteki sakallanma ya da kadınların memeleri karşı cins için birer çekicilik faktörüdür, çünkü karşı cinste bulunmamaktadır. Sonuç olarak, erkeğin “Üçgen Vücut” diye tabir ettiğimiz vücut yapısına karşın kadının “Çay Bardağı” şeklinde vücut yapısına sahip olması karşı cinse çekici gelir.

Bilimsel literatürde de, anlattıklarımıza paralel olarak ideal aralıktaki bel-kalça oranının (WHR), artan fiziksel çekicilikle ilişkili olduğu belirtilmiştir ve her iki cinsiyet için de sağlıklı bir vücudun işareti olarak kabul edilmektedir. WHR, bel ve kalça çevresinin ölçülerek bu değerlerin oranlanması sonucunda elde edilen bir veridir. Bel çevresi vücudun en dar kısmından kaburgalar ile iliak krest arasında ölçülür, kalça çevresi ise kalçanın maksimum çıkıntı seviyesinde ölçülür. Kadında çay bardağı ya da kum saati şeklinde bel daha düşük WHR sebebiyken, erkekteki geniş bir üst vücut yapısı daha yüksek WHR sebebidir. Dr. Singh, çeşitli kültürler arasında küçük farklılıklar olmasına rağmen, erkeklerin farklı etnik kökenlerden kadınlarda çekici bulduğu ideal WHR aralığının 0,67 ile 0,80 arasında olduğunu öne sürdü (7). Diğer çeşitli çalışmalarda da modern çağda kadınların 0,65 ila 0,70 arası bir WHR’ye sahip olmasının son derece çekici bulunduğu belirtilmiştir (8-11). Literatür bilgisine göre erkeklerde ise, ideal WHR’nin 0,80 ile 0,95 arasında olduğu belirtilmiştir (12).

Bel-Kalça Oranının (WHR) Bahsettiğiniz Normal Aralıklarda Olması Neden Çok Önemlidir?

Tıp literatüründe net bir şekilde kanıtlanmış olan, toplumda da yaygın şekilde bilinen bir gerçek şu ki, bel çevresi kişilerin sağlığı ile direkt olarak ilişkili bir durumdur. Kadın ve Erkekte Bel Çevresi Açısından Ne Gibi Anatomik Farklılıklar Var? Sorusunda detaylı olarak yanıtlamış olduğumuz üzere bilimsel literatürde kadınlar için ideal olan Bel-Kalça oranı (WHR) 0,65-0,80 aralığında belirtilmiştir (7-11). Bu; hem görsel çekicilik, hem toplumsal estetik anlayışı hem de sağlık üzerinde oldukça önemli bir göstergedir.

Özetle; hayattaki her durumda olduğu gibi bel çevresinin de ne çok ince ne de çok kalın olması istenmez, normal aralıkta olması beklenir. Ancak özellikle bel çevresinin olması gerekenden kalın olmasının istenmeyen bir durum olduğu bilinmektedir.

Sağlık açısından bakacak olursak; özellikle kalp ve damar sağlığı, insülin direnci, oksidatif stres gibi konularda bel çevresi yağlanması çok önemli yer tutar. Bu nedenle ortalama bir erkek için 94 cm ve altı, kadın için ise 80 cm ve altı değerler ideal bel çevresi değerleridir. Erkekte 102 cm veya üzeri, kadında ise 88 cm veya üzeri olduğunda ise sağlık açısından tehlike çanları bu bireyler için çalıyor demektir.dr-curver-bel-inceltme-operasyonu

Estetik ve çekicilik yönüyle baktığımızda; içgüdüsel olarak bel çevresi dar olanlar, karşı cins için her zaman çekici gelmektedir. Bunun sebebini; düşük bir bel çevresinin, karşı cinsteki sağlığın ve üreme başarısının indirekt bir göstergesi olmuş olmasını, içgüdülerimizin hissetmesi olarak değerlendirebiliriz. Zira içgüdülerimiz yaşamak ve yüksek kaliteli genlere sahip çocukları dünyaya getirerek soyumuzu devam ettirmek üzere dizayn edilmiştir. Sağlıklı, zeki, iyi görünüşlü ve başarılı bir çocuğa sahip olmanın anahtarı hem fiziksel açıdan hem de kişilik ve karakter açısından en kaliteli eş seçimidir. O eşin kaliteli olan genlerini doğacak çocuğa aktarabilmektir.

dr-curver-bel-inceltme-ameliyatı

Üstelik belin simetrik olarak inceltilmesi, kalça hacminin artırılmasına yardımcı olmanın yanı sıra rektus abdominis, oblik ve serratus kasları gibi karın bölgesinde yapılacak diğer estetik işlemlere de daha iyi bir stil kazandırır (13).

Yani özetle düşük bir bel çevresi, o kişide iyi bir sağlığın en temel göstergesidir ve her iki cins için de cinsel çekicilik ve toplumsal estetik faktörüdür.

Bel Çevresi Nasıl İnceltilir?

Bu konuda herkesin ilk aklına gelen cevap şüphesiz ki bel çevresinde birikmiş olan yağlarımızdan kurtulmak olacaktır. Bunun da elbette ki en sağlıklı yolu doğru beslenme, spor ve hayat tarzındaki değişiklikler olacaktır.dr-curver-bel-inceltme

Ancak pratikte her zaman bu durum böyle olmayabiliyor. Zira modern hayatın getirdiği zorluklar ve vakit darlığı yaşam tarzımızın değişmesine izin vermeyebilir. Bu nedenle vücut şekillendirme ameliyatları, fiziksel görünümü ve vücut güzelliğini iyileştirmeye yönelik küresel eğilimin bir parçasıdır. Bireyler, daha hızlı ve zahmetsiz yöntemlere başvurma eğilimindeler. Ancak unutulmamalıdır ki, insan sağlığı ile ilgili yapılacak herhangi bir girişim (özellikle de estetik amaçlı ise), işlemin güvenliği ve etkinliği açısından kaliteli bilimsel kanıtlara dayanmalıdır (14,15). Toplumsal dezenformasyon sebebiyle hastalar bazen medyatik olan, mucizevi olduğu iddia edilen uygulamalara maruz kalmaktadır (16-18). Ancak bunların hiçbiri bilimsel olarak kanıta dayalı değildir (17,19).

Günümüzde bel de dahil olmak üzere vücut şekillendirmenin en yaygın cerrahi yöntemi liposuction’dır (20). Bu nedenle plastik cerrahların uyguladığı çeşitli liposuction (yağ aldırma) işlemleri yaygınlaşmıştır ancak bu işlemlere rağmen kişinin yaşam tarzında değişiklik olmaz ise tekrar yağlanma meydana gelecektir (21). Zaten bel çevresi kalınlaşmasında temel sorun, yaşam tarzını değiştirmenin zorluğu olduğundan bu seçenek çoğu insan için kullanışlı görünmüyor.

dr-curver-bel-inceltme-operasyon

Üstelik kişi tüm bu sağlıklı beslenme, spor ve hayat tarzı değişikliklerini yapsa ya da liposuction yaptırıp tamamen bel çevresi yağlarından kurtulsa dahi; genetik yapısına bağlı olarak kişinin iskelet sistemi bel bölgesinde geniş olarak kemikleştiyse; bu birey belini estetik normlarda istenen şekilde inceltemeyebilir. Liposuction işlemlerinde yapılan deri altı yağın alınması, zayıf kişilerde gövdenin “kutu” şeklini “kum saati”ne dönüştürmede çok az yardımcı olur (21).  Aşağıda sizlerle paylaşmış olduğum resimde görüldüğü üzere soldaki (L olarak işaretli) kadın, diğer kadına göre yağ oranı çok daha yüksek bir vücut yapısına sahip. Ancak estetik anlamda bakıldığında bu haliyle bile sağdaki (R olarak işaretlenmiş) kadına göre daha dar bir bel çevresine sahip ve bu nedenle daha estetik görünüyor. Bu tamamen soldaki kadının genetik olarak avantajlı olmasından kaynaklanıyor. Genetik olarak alt kaburgalarının yapısı dar olmayan sağdaki kadının, ne kadar zayıflasa da doğal yollardan diğer kadın gibi görünme şansı asla yoktur.

dr-curver-bel-inceltme-1

Tam da bu nedenle, kaburga şekillendirme prosedürleri gibi bel daraltma ameliyatları, liposuction gibi klasik prosedürlerle elde edilen sonuçlara göre daha iyi sonuçlar elde edilmesini sağlamaktadır (22,23). Bazı durumlarda hastaların belinde az miktarda yağ olabilir veya bu bölgeden iyi bir oranda yağ alınmış olmasına rağmen beldeki kemik yapılardan kaynaklı kalınlık mevcut olmuş olması ve bu kalınlığın yağ alımı sonucunda ortaya çıkması izlenebilir. Bu nedenle kaburga ameliyatı gibi diğer seçenekler en iyi sonuca ulaşılmasına yardımcı olabilir (13).

Zaten bel daraltma ameliyatları, sarkık bel-karın cildine sahip ya da yüksek yağ oranı bulunan kadınlar için uygun değildir. Bu kadınların öncelikle liposuction ve karın gerdirme ameliyatlarını yaptırması önerilmektedir. Sıkı bir karın ve yağlarından arınmış bir bel bölgesine doğal olarak sahip ya da liposuction-karın germe ameliyatı geçirmiş bireylerde halen bel bölgesi kalın izlenirse, kaburga şekillendirme ameliyatları devreye girmektedir.

Kaburga şekillendirme ameliyatlarında müdahale edilen kaburgalar sağ ve soldaki en alt kaburgalardır. En alttaki kaburgalar da dahil olmak üzere göğüs kafesinin alt bölgesi, göğüs kafesi ile karın arasındaki geçiş bölgesidir ve genellikle kalçayı vurgulamaya yönelik işlemler uygulanırken kilit bir bölgedir. Dr. Juan Pedro Verdugo tarafından açıklanan ve yüzen kaburga dediğimiz en alttaki iki kaburga kemiğinin çıkartılma tekniğine ek olarak 2020 yılında Dr. Kudzaev tarafından açıklanan ve daha sonra daha da geliştirilip modifiye edilen çeşitli kaburga yeniden modelleme teknikleri kullanılmaktadır. Yani özetle bel daraltma prosedürlerinde kaburgalar üzerinde yapılan müdahaleler, temel olarak en alttaki kaburgaların çıkarılması veya şeklinin değiştirilmesi yollarından biriyle gerçekleştirilebilir (21,24,25,26).

Kaburga şeklinin değiştirilmesi, kaburga çıkarılmasından daha düşük riskler içerir ve oldukça basittir. Deneyimli bir cerrah tarafından uygulandığında son derece olumlu estetik sonuçlarla sonuçlanır (25). Üstelik, ultrason rehberliğinde yapıldığında hasta için oldukça güvenlidir. Hastaların birçoğu kaburga çıkartılması ya da yeniden şekillendirilmesi ameliyatlarından kaynaklanabilecek yara izi ile ilgili endişelerini dile getirmişlerdir. Zira işlem estetik bir işlem iken estetik bir sonuç elde etmek adına yara izi gibi yeni bir estetik sorunu bireye yüklemek anlamsızdır. Bu nedenle bu dezavantajı ortadan kaldıracak bir prosedür geliştirmek, tatmin edici estetik sonuçlara ulaşmak için çok önemlidir.

dr-curver-bel-inceltme-2

Bizler, herhangi bir kaburga çıkartmadan, ultrason yardımlı kaburga yeniden modellemesi yapmak üzere; hiçbir kesi izi ve ağrı olmadan, dikişsiz biçimde uygulanan bir bel daraltma prosedürü dizayn ettik. “Ribella Prosedürü” olarak adlandırdığımız ve Dr. Curver Klinik olarak patentine sahip olduğumuz bu işlem ile, uygulanan kişinin bel çevresinde bireyin yaşam tarzı değişikliği, spora başlama ya da beslenme alışkanlıklarından tamamen bağımsız bir biçimde işlem sonunda direkt sonuca ulaşacak şekilde en az 7 cm’lik bir incelme sağlanmaktadır. Bir iğne ucu girişi dışında hiçbir kesi uygulanmadan ve dikişsiz şekilde gerçekleştirilen bu işlem tamamen ağrısızdır. Ribella işleminin hemen sonunda bireyin beli en az 7 cm gibi ciddi bir ölçüde incelmiş olur. Üstelik Ribella Prosedürünü benzerlerinden ayıran farklardan biri, diğer kaburga şekillendirme prosedürlerinden farklı olarak hastaların 3 boyutlu simülasyon ile sanal gerçeklik gözlüklerinde kendilerini 3 boyutlu olarak izleyebilmeleri ve eş zamanlı olarak simülasyon ortamında bizlerin bellerine verebileceğimiz şekillendirme seçeneklerini görebilmeleridir. Böylece hastalar bellerinin ne kadar ince olacağına ameliyat öncesinde kendileri karar vermekte ve işlem buna göre dizayn edilmektedir. Yani hasta sonucunu henüz işlem öncesinde 3 boyutlu olarak görebilmektedir ve bu teknolojik dizayn, kaburga şekillendirme işlemlerinden yalnızca Ribella Prosedüründe tanımlanmıştır.

dr-curver

Kaburga Şekillendirme Ameliyatları Ne Zamandır Uygulanıyor?

Soruya kaburga şekillendirme olarak değil de bel inceltme olarak bakacak olursak; daha ince bel arayışı, kadınların giderek daralan korseler kullanmaya başladığı Kraliçe Viktorya dönemine kadar uzanıyor.

Ama bel inceltme amaçlı kaburgaların çıkartılması işlemi 1970’li yıllardan günümüze dek ünlülerin bu işlemi yaptırmasıyla uzanıyor (25). Daha yakın zamanlarda ise, bu uygulama trans-kadın bireyler tarafından vücutlarına kadınsı kıvrım sağlamak amacıyla yapılmaya başlanmıştır (3). Kaburgaların estetik olarak şekillendirilmesi, hem bel çevresini azaltma yöntemleri arayan hastalarda hem de tıp camiasında sürekli olarak ilgi uyandıran bir konudur (27). İskelet yapı şekillendirme ameliyatları yoluyla vücut şeklinin tasarlanması ve tanımlanması, özellikle çekiciliği atletik fizik ve vücut hacmiyle ilişkilendiren kadın güzellik standartları için giderek daha popüler hale gelmiştir (22,28).

Bununla birlikte göğüs cerrahisi uzman hekimleri, estetik dışı sağlık sebepleri ile, geleneksel olarak yıllardır çeşitli kaburgaların (11. ve 12. kaburgalar dahil olmak üzere) çıkartılması ya da yeniden modellenmesi gibi tüm cerrahi işlemleri uygulamaktadır (29, 30). Dr. Ersöz de göğüs cerrahisi alanındaki 15 yıllık deneyimi ile sayısız hastada kaburga cerrahisi uygulamıştır

Ribella Prosedürünü (Dikişsiz Bel Şekillendirme İşlemi) Biraz detaylandırabilir misiniz?

Ribella Prosedürü, İngilizce Rib (Kaburga Kemiği) ve İtalyanca kökenli olup tüm dünyada global olarak kullanılan Bella (Güzel) kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Kaburgalara şekil verme işlemleri arasında en güncel ve en yenilikçi olanıdır.

Kaburga şekillendirme yöntemini belirlerken, hangi yöntemin daha iyi olduğu veya daha iyi sonuçlar sağladığı veya bazı ameliyat türlerinin diğerleriyle karşılaştırıldığında spesifik bir endikasyonu (tıbbi uygulama gerekçesi) olup olmadığı konusunda sorular ortaya çıkabilir. Bu konudaki karar, her cerrahın eğitimine ve hastayla birlikte yapılan risk-fayda analizine bağlıdır (21,24). Doç. Dr. Hasan ERSÖZ Özel Göğüs Cerrahisi Kliniği bünyesinde, Dr. Pectus ticari ismi ile yıllardır göğüs kafesi deformiteleri (şekil bozuklukları) tedavisinde çok sayıda yöntem başarıyla uygulanmakta ve ayrıca bir Göğüs Cerrahisi Kliniği olarak kaburga kırıkları, kaburga tümörleri, torasik outlet sendromu gibi birçok tıbbi gerekçe ile sayısız kaburga ameliyatı yapılmaktadır.  Tüm bu deneyimimizle, kaburga şekillendirme prosedürümüzü yeni markamız olan “Dr. Curver” markasıyla “Ribella Prosedürü” ismini vererek, kliniğimiz bünyesinde geliştirdik.

Ribella Prosedürü göğüs kafesinde birkaç adet iğne girişi dışında cilt üzerine hiçbir kesi uygulanmayan, dolayısıyla herhangi bir kesi izi, dikiş ya da ağrı olmadan kaburga üzerinde yapılacak küçük bir müdahale ile hastanın durumuna göre sağ ve soldaki son ikişer, üçer ya da dörder kaburganın, hastanın beline daha ince bir görünüm sağlayacak biçimde yeniden şekillendirilmesidir.

Detaylandıracak olursak, hepimizde göğüs kafesi sırtta omurgadan başlayıp yanlarda kaburga kemikleri ile devam eder ve ön taraftaki sternum yani halk arasında iman tahtası olarak bilinen kemik ile sonlanır. Omurganın sağ ve sol tarafından yan taraflarımız boyunca uzanan bu kaburgalar sağda ve solda 12’şer adettir. Yukarıdan aşağı doğru ilk 10 kaburga, öndeki sternum kemiğine kadar uzanırken, en alttaki 11 ve 12. Kaburga kemiklerimiz ise öndeki kemiğe kadar uzanmaz, arka veya bir miktar arka-yan kısımlarımıza kadar gelip öylece durur. Bu nedenle sağ ve soldaki bu ikişer kaburga kemiklerine anatomide “yüzen kaburga” ismi verilmiştir (26,31).

dr-curver-kaburga-şekillendirme

İşte bu son iki kaburga ve ondan önce gelen diğer iki kaburga kemikleri bazı kişilerde genetik olarak daha geniş açı ile kenara doğru uzanır ve kişi ne kadar yağsız olursa olsun kalın bir bel görünümüne yol açar. Bazı kişilerde ise diğerlerine göre daha dar bir açı ile kıvrılır ve kişinin ince belli olmasını sağlar. Biz, genetik olarak son dört kaburgasının hepsi ya da bunlardan en az bir tanesinin geniş açı ile uzandığı ve bu nedenle kalın bir bel çevresine sahip olup bu  durumdan görsel anlamda rahatsız olan ve bunu değiştirmek isteyen bireylere “Ribella Prosedürü” yoluyla yardımcı oluyoruz.

Bunu son dört kaburganın açısını değiştirerek sağlıyoruz. Bu işlem 1 saatten kısa süren, ameliyathane koşullarında uygulanan, tamamen ağrısız ve herhangi kesi izi olmadan gerçekleştirilen bir işlemdir. Hastanın sırt ve göğüs bölgelerinde birkaç adet, bir iğne ucu kadar kalınlıkta alandan cilde çeşitli aletler yolu ile girilerek uygulanır. İşlem esnasında kaburgalar ve tüm anatomi ultrason yardımı ile dışarıdan görülür ve hiçbir şekilde körleme uygulama yapılmaz. Bu işlemin hasta adına hiçbir karmaşık durumu ya da zorluğu yoktur. Göğüs ya da karın boşluğu içerisine girilmez, tamamen cilt ve kas dokularının altında, kaburga kemiğinin ise üzerinde kalınarak yapılır. Herhangi bir dikiş yoktur. Kesi izi bulunmaz, yalnızca birkaç adet arı sokması kalınlığında iğne girişi olur, bu da zamanla sıfır izle sonuçlanır. Bugüne kadar Ribella Prosedürü uygulamış olduğumuz hastalarımız üzerinde yaptığımız anketimizde yanıt verenlerin %95’i iğnenin delme bölgesini fark etmemiştir, bu da yüksek memnuniyet (%100) sağlamaktadır. Katılımcıların yalnızca %5’i delme yerini fark edebildiklerini belirtti ancak buna rağmen sonuçtan memnun olmayan hastamız olmadı (%0).

Üstelik Ribella Prosedürünü benzerlerinden ayıran farklardan biri, diğer kaburga şekillendirme prosedürlerinden farklı olarak hastaların 3 boyutlu simülasyon ile sanal gerçeklik gözlüklerinde kendilerini 3 boyutlu olarak izleyebilmeleri ve eş zamanlı olarak simülasyon ortamında bizlerin bellerine verebileceğimiz şekillendirme seçeneklerini görebilmeleridir. Böylece hastalar bellerinin ne kadar ince olacağına ameliyat öncesinde kendileri karar vermekte ve işlem buna göre dizayn edilmektedir. Yani hasta sonucunu henüz işlem öncesinde 3 boyutlu olarak görebilmektedir ve bu teknolojik dizayn, kaburga şekillendirme işlemlerinden yalnızca Ribella Prosedüründe tanımlanmıştır.

Ribella prosedürü sadece bel daraltma amaçlı değil, bel daraltma talep eden ve buna eşlik eden öne doğru çıkık kaburgası olan (Rib flare deformitesi) hastaların ya da herhangi bir bel daraltma işlemi talep etmeyen erkek ya da kadın olup rib flare deformitesine sahip herhangi bir hastanın da tedavi yöntemi olarak uygulanabilmektedir. Dr. Pectus Kliniği olarak yıllardır rib flare deformiteleri için çeşitli yaş grubundaki hastalara tedavi yöntemleri sunuyoruz. Geleneksel tedaviler arasında cerrahi müdahaleler ve ameliyatsız olarak bandaj yada ortez tedavisi bulunur. Ancak bu yöntemlerin bazı dezavantajları vardır.

Rib Flare tedavisi için yapılan cerrahi müdahaleler, genellikle sağ ve sol tarafta 4-5’er cm’lik büyük izler bırakır ve uzun iyileşme süreleri gerektirir. Ağrılı olması da cabasıdır. Bandaj tedavisi ise bandajı günlük 20 saat ve üzeri kullanmanın zorluğu ve bu yöntemin sadece 17 yaşına kadar kalıcı düzelme sağlayabilmesi gibi sınırlamaları vardır. Üstelik her zaman çözüm sağlayamayabilir ve bu durumda kullanımı çok daha zor olan ortez tedavisi gerekebilir.

dr-curver-bel-inceltme

Ribella Prosedürü ise , rib flare tedavisinde yeni icat ettiğimiz ve altın standart olarak belirlediğimiz bir yöntemdir. Bu prosedür, kaburgaların ultrason eşliğinde şekillendirilmesiyle gerçekleştirilir ve şu avantajları sunar:

  • İz Bırakmaz: Ribella Prosedürü, herhangi bir kesi veya dikiş gerektirmez, bu da iz bırakmaz.
  • Ağrısız: Sinirlerin uyutulması sayesinde işlem sonrası ağrı hissedilmez.
  • Hızlı İyileşme: Hastalar genellikle günübirlik olarak taburcu edilir, iyileşme süreci hızlıdır.
  • Doğal Sonuçlar: Kaburgaların şekli ultrason eşliğinde hassas şekilde değiştirilir, bu da doğal bir görünüm sağlar.

Ribella Prosedürü, rib flare deformitelerinin tedavisinde minimal invaziv, ağrısız, dikişsiz ve iz bırakmayan bir yöntem olarak diğer tedavi yöntemlerinin önüne geçmektedir. Bu yenilikçi yaklaşım, estetik ve fonksiyonel açıdan mükemmel sonuçlar sunar ve hastalarımıza yüksek memnuniyet sağlar. Dr. Pectus Kliniği olarak, bu prosedürü rib flare tedavisinde altın standart olarak kabul ediyoruz ve bu alandaki uzmanlığımızı bu yeni yöntemle birleştiriyoruz.

Ribella prosedürü bel daraltma ve rib flare tedavisi için gerekli ise kombine biçimde aynı seansta da uygulanabilmektedir.

Sonuç olarak Ribella Prosedürü; hastaların kadınsı bel kıvrımı elde etme ya da erkek ya da kadınlarda rib flare deformitelerinin düzeltilmesi amaçlı estetik hedeflerine ulaşmasını en üst düzeye çıkarırken cerrahi izi en aza indirir ve aynı zamanda ağrı sorununu tamamen ortadan kaldırır.

Ribella Prosedürü Ağrılı mıdır? Hastalar işlem Sonrasında Ağrı Duyar mı?

Asla! Ribella Prosedürü’nü benzerlerinden ayıran önemli bir özellik de budur zaten!

Şöyle ki; bir göğüs cerrahı olarak 15 yıldır kaburga kırıkları başta olmak üzere tüm kaburga hastalıkları ve travmaları ile ilgilenen bir branş uzmanıyım. Bu sorunların ne kadar ağrılı olduğunu oldukça iyi biliyorum. Üstelik göğüs kafesi şekil bozuklukları (Pektus deformiteleri) tedavisine branşlaşmış bir göğüs cerrahı olarak (Dr. Pectus), Nuss ameliyatının bilinen en ağrılı ameliyatlardan biri olduğunu yeterince deneyimlemiş bir uzmanım. Bu şekilde sayısız (binlerce) hastanın sorunlarını gidermeye yardımcı oldum ve tüm bu hastalardan elde ettiğim deneyim ile Dr. Curver markası ile Ribella Prosedürünü geliştirdim. Bu işlemi geliştirirken; ilk koşulun işlemin ağrısız olması gerektiğini bilerek, işlemin özgünlüğünü sağladım. Evet Ribella Prosedürü, kaburga çıkartma ya da diğer şekillendirme işlemlerinden farklı olarak kendine özgün biçimde sıfır ağrı garantisi sağlayan mevcut tek yöntemdir. Plastik Cerrahların kaburga cerrahisi üzerindeki deneyimsizliğini düşündüğümüzde, plastik cerrahların uygulamakta olduğu diğer yöntemlerin, ağrı konusunda, bu yöntem ile kıyaslanamayacak şekilde farklı sonuçlar vereceği aşikardır. Literatürde, estetik girişimler geçiren hastalar arasında opioid (bağımlılık yapan ve yeşil reçete ile satılan uyuşturucu özellikli ağrı kesici) kötüye kullanımında (bağımlılığı) büyük bir artış olmuştur (32). Kaburga şekillendime işleminin diğer versiyonlarını tanımlayan plastik cerrahlar, literatürde kendi tekniklerini yayınladıkları makalelerinde, işlem sonrası ağrının en büyük sorun olduğunu açıkça belirtmektedir (13,21,33). Ribella Prosedürünü benzerlerinden ayıran en önemli fark da budur.

Detaylara girecek olursak, öncelikle şunu söylemem gerekir ki, işlem anestezi altında uygulanacağından işlem esnasında zaten bir ağrı hissetmeleri mümkün değildir.

İşlem sonrasında gelince de hastalar asla ağrı duymazlar. Yaşayanlar bilirler, kaburga travmaları ya da ameliyatları oldukça ağrılıdır. Bununla birlikte hastanın ağrısının sebebi olan sinir, kaburganın hemen altından geçmektedir ve ağrının kaynağı da bu sinirdir. Nedeni belli olan bu ağrıyı gidermek elbette ki zor değildir.

İşlem ultrason eşliğinde yapıldığından, henüz işleme başlamadan ilk olarak, ultrason eşliğinde bu sinirleri tanımlıyoruz. Ardından en az üç ay boyunca sinirin uyutulmasını sağlayacak özel bir uygulama yapıyoruz. Hastanın Ribella işlemi kaynaklı hissedebileceği ağrı maksimum 6 hafta ile sınırlı olduğundan bu uygulama sonunda 3 ay boyunca uyutulmuş olan sinir tekrar fonksiyonunu yerine getirdiğinde, hastanın ağrısı çoktan bitmiş oluyor ve hasta bu süreçte hiç ağrı hissetmemiş oluyor.

Burada bir yanlış anlaşılmanın önüne geçmek istiyorum. Sinir sistemimize bağlı olan sinirlerden yalnızca motor (hareket) sinirleri görevini yapmaz ise hareket kısıtlılığına yol açar. Ancak bahsettiğimiz sinirin böyle bir durumu yoktur. Bahsettiğimiz sinir, bir duyu siniri olduğundan dolayı uyutulması hareket kısıtlılığına yol açmaz. Yapacağımız işlem -tam da istediğimiz üzere- sadece kaburganın ağrı hissiyatını ortadan kaldırır.

Ayrıca bu sinir cilt dokusunun hislerini ileten bir sinir olmadığı için, 3 ay boyunca hastada, ilgili kaburga bölgesinde bulunan cilt dokusu üzerindeki dokunma, ağrı gibi duyuların hissedilmesi ile ilgili bir eksiklik de yaşanmaz. Uygulama yalnız ve yalnız o kaburgadaki ağrı hissiyatını ortadan kaldırır ki; bu da tam istediğimiz bir durumdur.

Ribella Prosedüründe Uygulanacak Olan Kaburgaların Şeklinin Değiştirilmesinin Hastaya Olası Bir Yan Etkisi Var Mıdır?

Kaburga kemikleri vücudumuzdaki kol bacak kemiklerinden farklı olarak hareketsiz kemiklerdir. Herhangi bir yük taşıma görevleri de yoktur.  Göğüs kafesinin vücudumuzdaki temel işlevi kalp, akciğerler ve büyük damarlar gibi yaralanması durumunda hayatı tehdit edecek olan önemli organları çeşitli travmalara direkt olarak maruz kalmaktan korumaktır. Adında da geçtiği gibi göğsü koruyan bir kafestir özetle.

İşte bu nedenle göğüs kafesi üzerinde yapılacak şekil değiştirme işlemi, bir kol bacak kemiğine yapılacak müdahale gibi hareket kısıtlılığına yol açmaz, ya da taşımış olduğu bir yük olmadığı için fiziksel hareketlerimizde ya da fonksiyonlarımızda bir değişikliğe yol açmaz. İşlem sonrasında tüm kaburgaların halen yerinde duracak olduğu ve yalnızca açıları değiştirilmiş olacağı için prosedürün sonrasında tıpkı işlem öncesinde olduğu gibi kaburgaların iç organları koruyuculuk görevi devam eder.

Özetle Ribella işleminin hiçbir fonksiyon kaybına yol açmayacağı ve yan etkisinin olmadığı nettir.

Ribella Prosedürünün Alternatifi Var Mıdır? Farkları Nelerdir?

Bel daraltma amacıyla kaburgalara müdahale olarak, halk arasında “kaburga çıkartma” olarak da bilinen son 2 ya da 3 kaburganın sırttan kesi uygulanarak tamamen ya da kısmen çıkartılması ameliyatı 1970’lerden beri uygulanmaktadır. Rib flare deformitesine sahip, ya da aşırı dar bel talep eden bazı hastalarda bizler de Dr. Pectus ismi ile yıllardan beri bu uygulamaları halihazırda yapabilmekteyiz. Ancak kaburga çıkartma ameliyatının, diğer kaburga şekillendirme işlemlerine göre en büyük avantajı aşırı dar bir bel isteyen bireylerin bu ameliyatla Ribella işlemine göre daha ince bir bele sahip olmasını sağlamasıdır. Hani şu ünlülerde aşırı dar bel gözleniyor ya, doğal olmadığı açıkça belli olan… Sanıyorum halk arasında “Barbie Beli” olarak biliniyor. İşte bu “Barbie Beli” görünümü isteyen bireylere bizler de kaburga çıkarma ameliyatı önermekte ve uygulayabilmekteydik, halen de uygulayabilmekteyiz. Ancak yalnızca doğal ve şekilde bir ince bel görüntüsü isteyen bireyler için değil, aynı zamanda “Barbie Beli” isteyen hastalar için de “Ribella” işlemi daha avantajlı görünmektedir.  Tekrar vurguluyorum; diğer kaburga şekillendirme prosedürlerinden farklı olarak, “Barbie Beli” isteyen hastalar için de Ribella İşlemi uygun sonucu vermektedir. Ribella işleminde diğer kaburga şekillendirme prosedürlerinden farklı olarak 3 boyutlu simülasyon ile hastaların sanal gerçeklik gözlüklerinde bellerinin ne kadar ince olacağına ameliyat öncesinde kendileri karar vermekte ve işlem buna göre dizayn edilmektedir. Eğer hastanın “Barbie Beli” gibi aşırı dar bel talebi varsa bunun için de kaburga çıkartma işlemine ihtiyaç duymamaktadır. Ancak buna rağmen, hangi sebeple olursa olsun geleneksel biçimde kaburga çıkartma talep eden hastalara halen bel daraltma amaçlı kaburga çıkartma ameliyatlarını da uygulayabilmekteyiz.

Çeşitli kaburga şekillendirme tekniklerinin literatürdeki sonuçlarını inceleyecek olursak; ilk tanımlayan Kudzaev, hastalarında yaptığı işlem sonucunda ortalama 8 cm (min:4, max:15 cm) bel çevresi incelmesi sağladığını belirtmiştir (21). Chiu, makalesinde bel çevresi olarak değerlendime yerine bel-kalça oranını baz almış ve ortalama %7.7 (min:%4.8, maks:%9.3) azalma belirtmiştir (13). Manzaneda, RibXCar tekniğini yayınladığı makalesinde ortanca bel çevresi ameliyat öncesi 69 cm olan hastalarının, ameliyatın üçüncü ayı sonrasında yeniden yaptığı ölçümlerde 58.7 cm’e indiğini belirtmiştir (34). Valdivieso ise yalnızca kaburga yeniden şekillendirme uyguladıkları hastalarda, ortanca bel ölçümünde 7 cm’lik bir incelme belirtirken, ekstra liposuction ve diğer plastik cerrahi prosedürleri uygulayarak bu sayıyı 9 cm’e çıkarabildiklerini belirtmiştir (33). Manzaneda, kaburga şekillendirme ameliyatı ile yaklaşık %30’luk bir bel çevresi daraltması sağlanabileceğini ve bu azaltılmanın kaburga çıkartılması ile kıyas edilebileceğini belirtmiştir (35).

Biz de (Dr. Curver Klinik) Ribella Prosedürü ile, literatürdeki alternatif prosedürler ile uyumlu olarak, hastalarımızda 2024 itibarıyla ortalama 8.1 (min: 4.2- max:9.3) cm’lik bir bel çevresi incelmesi sağladık. Ancak tekrar vurgulamakta fayda var, Ribella Prosedürünü benzerlerinden ayıran en büyük fark hastaların 3D simülasyon ortamında kendi bellerinin ne kadar incelmesini istediklerine karar vermeleri ve bu doğrultuda işlemin buna birebir uygun sonucu verecek şekilde uygulanmasıdır. Bu nedenle bizim sonuçlarımız uzun vadede hastaların zevklerine bağlı olarak ilerleyen yıllarda daha farklı değerler ortaya koyabilir.

Özetle kaburga şekillendirme ameliyatları sonucunda ortalama 7-9 cm’lik bir bel çevresi incelmesi sağlanması oldukça tatmin edici olup, alternatif olan kaburga çıkartma ameliyatlarına, çok özel talepler dışında, ihtiyaç bulunmamaktadır.

Kaburga çıkartma ameliyatlarının Ribella Prosedürüne göre dezavantajları ise oldukça fazladır:

  1. Kaburga çıkartma ameliyatları, işlemin kapsamına bağlı olarak pnömotoraks (akciğer zarı yırtılması), ampiyem (akciğer zarı iltihaplanması), aşırı ağrı, kesi bölgesi fıtıklaşması, göğüs kafesi instabilitesi, cerrahi alan enfeksiyonu, seroma, interkostal sinirlerin yaralanması ve diğerleri gibi lokal ve sistemik komplikasyonların (işlemin beklenmeyen sonuçları) olasılığını da beraberinde getirir (29, 36). Ancak bu sorunların hiçbiri bir göğüs cerrahı için hayatı tehdit edici seviyede değildir. Zaten kaburga cerrahisi, tüm bu sorunlarla başedebilme becersine sahip olduğu için ortopedi ya da plastik cerrahisinin değil, göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi alanında tanımlanmıştır. Zira göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi bu komplikasyonların üstesinden kolaylıkla gelebilecek deneyim ve bilgiyi kendilerine sunar.
  2. Hatano ve ark. (37) kaburga çıkartılması sonrası oluşan boşluğun yerleşimi ile solunum fonksiyonu kaybı arasındaki ilişki hakkında bir çalışma yayınladılar ve konumuz olan alt ve yan kaburga bölgesindeki boşluğun, ortalama %42 solunum fonksiyonu kaybına sebep olduğunu gösterdiler. Bu sonuç, vücut şekillendirme amacıyla kaburgaların çıkarılması prosedürünü önerirken hasta için gerçekten dikkate alınması gereken önemli bir sonuçtur. İşte bu nedenle Kudzaev (21), 11. ve 12. kaburgalara küçük cilt kesileriyle uyguladığı bel şekillendirme yönteminin patentini aldı. Böylece kaburga çıkartmadan (ve buna bağlı komplikasyonları, yani işlemin beklenmeyen sonuçlarını, ortadan kaldırarak), bel daraltma yöntemlerinin ilki tanımlanmış oldu. Yani kaburga şekillendirme ameliyatlarında bu riskler, kaburga çıkartma ameliyatlarının aksine neredeyse sıfırlanmaktadır.
  3. Ferreira ve arkadaşları, derleme makalelerinde, estetik amaçlı kaburga rezeksiyonunun uygulamasını, etkinliğini ve güvenliğini destekleyecek yeterli bilimsel kanıtın bulunmadığı sonucuna varmışlardır (25). Kaburga çıkartılması, akciğer şişkinliğini düşürme potansiyeline sahiptir ve alt göğüs duvarının yapısal bütünlüğünü etkileyebilir (38) ve yazarlar bu işleme göz yummamaktadır. Okuyucuların ayrıntılı prosedür için Davison ve arkadaşları tarafından yazılan bu makaleyi incelemeleri önerilir (3). Ancak kaburga çıkartmanın aksine literatürde bildirilen tüm kaburga şekillendirme prosedürlerinin oldukça güvenli olduğu belirtilmiştir.
  4. Son iki kaburganın tamamen hastadan çıkartılması bu kaburgaların işlevini ortadan kaldırır. Yani bahsi geçen kaburgalara komşu iç organları koruma fonksiyonu ortadan kaldırılmış olur. Hastanın başına ileride gelebilecek kazalar ya da diğer travmalar sonucunda böbrek, dalak, karaciğer, diyafram ve hatta akciğer hasarının meydana gelme olasılığı oldukça artacaktır (21, 39,40). Kaburga şekillendirme işlemlerinde ise bahsi geçen kaburgalar yerinde kaldığından, bu organları koruma görevleri devam eder ve bu risk ortadan kalkar.
  5. Kaburga çıkartma ameliyatında, sağ ve solda 5-6’şar cm’lik kesiler yapılmak zorunda kalınır, kaburganın üzerindeki kaslar kesilir ve bunun sonucunda ilgili kasın fonksiyon kaybı ve ciltte kesi izi meydana gelir. Hastanın cildi (özellikle de kesilerde iz bırakmaya meğilli ise), estetik amaçlı yapılan bu ameliyat sonucunda, oldukça estetik dışı bir görüntüyle karşı karşıya kalır. Büyük kesiler ve açık ameliyat, her tıbbi girişimde olduğu gibi enfeksiyon riski, uzun hastane yatışı ve işlemin ağrılı olması gibi sorunları beraberinde getirir. Literatürde kaburga çıkartma ameliyatlarının yapıldığı bir seride %80 memnuniyet belirtilirken (13), kesisiz kaburga yeniden şekillendirme prosedürünün tanımlandığı bir makalede bu oran %100’dür (34). Benzer şekilde Ribella Prosedüründe de hastaların %95’i iğne giriş yerlerini farketmemişlerdir. İşleme bağlı cilt izi açısından hastaların memnuniyet oranı da Ribella Prosedürü ile %100’dür

Ribella Prosedürünün diğer kaburga şekillendirme ameliyatları ile karşılaştırmasına gelince; küçük kesilerden yapılan kaburga şekillendirme işlemlerine kıyas ile (21,33) Ribella Prosedüründe hiç kesi ve dikişin olmamasıdır. Her ne kadar diğer tekniklerde küçük kesiler yapılsa da, sonuç olarak bahsedilen tekniklerin uygulandığı hastalarda bir miktar kesi izi ve dikiş yine de mevcuttur.

Ribella Prosedürünü, diğer kaburga şekillendirme ameliyatlarından ayıran asıl faktör ise ağrıdır. Ribella Prosedürü sinirlerin 3 ay boyunca uyutulmasıyla başından sonuna tamamen ağrısız bir sonuç sunarken, RibXCar ve diğer kaburga şekillendirme prosedürleri ağrılıdır (13,21,33). Detaylar için lütfen bkz. Ribella Prosedürü Ağrılı mıdır? Hastalar işlem Sonrasında Ağrı Duyar mı?

Üstelik Ribella Prosedürünü benzerlerinden ayıran farklardan biri, diğer kaburga şekillendirme prosedürlerinden farklı olarak hastaların 3 boyutlu simülasyon ile sanal gerçeklik gözlüklerinde kendilerini 3 boyutlu olarak izleyebilmeleri ve eş zamanlı olarak simülasyon ortamında bizlerin bellerine verebileceğimiz şekillendirme seçeneklerini görebilmeleridir. Böylece hastalar bellerinin ne kadar ince olacağına ameliyat öncesinde kendileri karar vermekte ve işlem buna göre dizayn edilmektedir. Yani hasta sonucunu henüz işlem öncesinde 3 boyutlu olarak görebilmektedir ve bu teknolojik dizayn, kaburga şekillendirme işlemlerinden yalnızca Ribella Prosedüründe tanımlanmıştır.

3D çekim yapılırken hasta fotosu

Tüm bu sebeplerle, günümüzde Ribella Prosedürü, kaburga kaynaklı bel daraltma işlemlerinin en yenilikçi ve en avantajlısı durumundadır.

Ribella Prosedürünü (Dikişsiz ve Ağrısız Bel Daraltma İşlemi) Daha Çok Kadınların Tercih Etme Sebebi Nedir?

Kadın güzelliği ve vücut uyumu arayışında bel, önemli bir rol oynar. Çünkü kalçaları ve bacak kaslarını vurgulamaya yardımcı olur. Böylece dar bir bele sahip olmak birçok kadının aradığı güzellik ve feminenlik görsel etkisini yaratır (34). Dar bir bel, özellikle yuvarlak kalçalarla birlikte kadınsı güzelliğin önemli bir parçasıdır (6). Dolgun memelerle birlikte bu özelliklerin bir kadında var oluşu, o kadında iyi bir hormonal altyapı mevcudiyetinin bir göstergesidir (21).

Kadın ve Erkekte Bel Çevresi Açısından Ne Gibi Anatomik Farklılıklar Var? Sorusunu yanıtlarken de bahsettiğimiz üzere her iki cinste de düşük bel çevresine sahip olunması önemlidir. Ancak erkekte bu “ters üçgen” şeklinde düz ve aşağıya doğru giderek daralan bir biçimde olmalı iken kadınlarda “çay bardağı” şeklinde önce kıvrımlı bir şekilde daralıp, belin daha aşağısına indikçe genişleyerek genişlemiş kalçalar ile son bulması istenmektedir.

Bahsetmek istediğim önemli bir grup daha var: Karın oblik kaslarını geliştiren fit kadın sporcular. Bu kadınlar, göğüs kafesinin yana doğru genişlemesi nedeniyle kıvrımlı ve feminen bir bel elde edemezler. Aşırı kaslanma; karşılaştırmalı olarak erkeklerde genellikle “ters üçgen” şeklini güçlendiren geniş sırt kasları gelişmesini sağlarken, kadınlarda bel kavisinin kaybolmasına yol açar (41,42). Bu nedenle özellikle bu grupta bahsettiğim sporcu kadınların kaburga şekillendirme ameliyatlarına oldukça fazla ihtiyacı olduğu kanaatindeyim.

Kadın-erkek arasındaki bu anatomik farklılık, doğuştan kadın olan bireyler için olduğu kadar (cis-kadın), cinsiyet değiştirme operasyonları ile kendini kadınlaştırmış olan bireyler (trans-kadın) için de büyük önem arz eder. Cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirdikten sonra hala genel vücut şeklinin vücut imajıyla uyumlu olması için vücut hatlarının iyileştirilmesini isteyen bireyler mevcuttur (3). Trans bireylerde vücut şekillendirme, iskelet yapısının ya da üstteki yumuşak dokuların değiştirilmesi ya da her ikisinin birleştirilmesiyle sağlanabilmektedir. Leğen kemiği bölgesinin (pelvisin) cerrahi olarak değiştirilmesi, daha yüksek riskler taşır; bu nedenle bu bölgede öncelikle yumuşak doku şekillendirme öncelikli olarak tercih edilir. Göğüs ve omuz bölgesinde vücut yağ oranının, vücut alt yarısına göre daha az olması nedeniyle, üst vücut yarısı için yumuşak doku şekillendirmeye yönelik daha az alan mevcuttur. Bu nedenle kaburga şekillendirme ameliyatı beklentileri karşılama adına oldukça iyi bir seçenektir.

Vücut feminizasyonu (kadınlaştırılması) için cinsiyet değiştirme ameliyatı sonrasında trans bireylerin çoğunluğu tarafından, ilk ameliyat olarak meme büyütme ve meme oluşturma ameliyatları talep edilmektedir. İkincil olarak, bu bireylere sunulabilecek diğer şekillendirme prosedürleri bel ve kalça lipoplastisi, kalça büyütme, klavikula (köprücük kemiği) küçültme yoluyla omuz genişliğinin azaltılması ve konumuz olan alt kaburgaların şekillendirilmesi işlemleridir (5).

Cinsiyete göre vücut formu oluşumunda üreme hormonları da, en az kemik yapısı kadar önemli bir faktördür. Zira vücut yağının dağılımında temel faktördür ve kadınsı (ginoid) veya erkeksi (android) görünümün oluşmasına neden olur.  Dr. Curver olarak, trans-kadınlar için kılavuzlara göre zorunlu olmasa da, hormon tedavisi vücut yapılarında kadınlaşma yolunda olumlu değişikliklere neden olacağından dolayı, cinsiyet değiştirme ameliyatından sonra 1 yıllık hormon tedavisinin maksimum etkisi meydana gelmesini takiben vücut şekillendirme ameliyatlarını öneriyoruz. Bu ve benzeri nedenlerle hormon tedavisinin vücut hatlarında değişiklik sağlamanın yanı sıra fiziksel dönüşüm sağlamada da önemli bir rolü vardır ve vücut şekillendirme ameliyatı öncesinde üzerinde durulması gerekir (5).

“Ribella Prosedürü” yani ağrısız, dikişsiz ve kesi izsiz bel inceltme işlemi, belin üst kısmında kıvrımlı bir şekilde daraltma sağlamaktadır. İşlemde belin alt bölgelerinde hiçbir müdahalede bulunmadığımız için üst taraftan incelmiş olan bel, kalçaya doğru daha keskin bir kıvrımla genişlemiş oluyor. Bu durum, cis ya da trans kadınlarda tam da istenen “çay bardağı” ya da “kum saati” görüntüsünü belirginleştirmeye yardımcı oluyor.

Bel Daraltma İşlemi Yaptıran Ünlülerden Bildikleriniz?:

Kaburga Çıkartma ya da Şekillendirme İşlemleri Kimler Tarafından Yapılmalı?

“Ribella Prosedürü” yani ağrısız, dikişsiz ve kesi izsiz bir şekilde bel inceltme işlemi, patenti tarafımızdan alınmış bir işlem olduğundan şu an için (2024) yalnızca tarafımdan Dr. Curver Klinikte uygulanmaktadır. Ancak alternatifi olarak sayabileceğimiz diğer kaburga çıkartma ya da şekillendirme işlemleri hususunda söylemek istediğim bazı bilgiler var:

Günümüzde estetik ameliyat denince hastaların aklına ilk gelen plastik cerrahi hekimine başvurmak oluyor. Ancak duruma şu şekilde bakmamız gerekli aslında: Kemik travması, kırıkları ve diğer cerrahi hastalıkları deyince aklımıza ilk hangi bölüme başvurmak gelir? Elbette ki ortopedi. Ancak söz konusu sternum ve kaburgalar ise bu kemikler ortopedistlerin eğitim ve ilgi alanına girmez. Çünkü bir kaburga kırığı; altındaki akciğere, kalbe ya da diğer önemli göğüs organlarına batmış olabilir ve bu hastaya yaklaşımda; bir ortopedistin kemik konusundaki bilgisinin dışında, ekstra iç organ cerrahisi bilgisi de gerekebilir. Bu nedenle kaburga kırığı var olan ya da kaburgaların tümörleri gibi diğer hastalıklarının varlığına sahip olan bu hastalarla ortopedistler değil, göğüs cerrahları ilgilenir. Geçmişte herhangi bir kaburga kırığı ile acil servise başvurmuş, ya da bunu yakınlarında tecrübe etmiş bireyler halihazırda bu bilgiyi çok iyi bilmektedir.

Kaburgaların yaratılma amacı da bu değil midir? İnsan vücudundaki en önemli ve hassas iç organları çevreleyen kemik kafestir kaburgalar. Doğal olarak kaburgalara yapılacak bir müdahaleyi, iç organ cerrahisi uygulamayan bir branş hekiminin yapması uygun görülmemiştir. Bu nedenle ortopedistler, bu kaburga ve sternum hastalıklarıyla ilgilenmezler. Aynı sebeple plastik cerrahların da kaburga cerrahisi ile ilgilenmemesi gerekir. İlgilenen plastik cerrahların eğitim müfredatlarının dışında ve yetkisiz olarak bu konuyla ilgilendiğini ve hastaları riske ettiklerini düşünmekteyim.

Örneğin bu kaburgaları çıkarmaya çalışırken, kaburganın hemen iç kısmında bulunan “plevra” adını verdiğimiz akciğerin zarında küçük bir hasar bile meydana gelirse, bu durumun değerlendirilmesi ve giderilmesi için plastik cerrahın ameliyata bir göğüs cerrahı davet etmesi gerekecektir. Halbuki bir göğüs cerrahının elinde aynı durum meydana gelirse, kolaylıkla bu durumun üstesinden kendisi gelebilecektir.

Literatüre baktığımızda, plastik cerrahların yaptığı uygulamalarda geçmişten gelen göğüs cerrahisi kaburga çıkarma verilerini kullanmaya çalıştıkları ve ameliyatlarında olası bir komplikasyona karşı bir göğüs cerrahının bulunması gerektiğini kendilerinin önerdikleri açıkça görülebilir. Bunlardan bazı örnekler verecek olursak,

  • Göğüs cerrahisi uzman hekimleri estetik dışı sağlık sebepleri ile geleneksel olarak yıllardır çeşitli kaburgaların (11. ve 12. kaburgalar dahil olmak üzere) çıkartılması ya da yeniden modellenmesi gibi tüm cerrahi işlemleri uygulamaktadır (29, 30).
  • Ferreira ve ark. tarafından plastik cerrahların hali hazırda bel inceltme amaçlı kaburga çıkarılması uyguladığı hastaların literatürde paylaşılan verileri taranmış ve belli objektif kriterler göz önüne alınarak yalnızca bu kriteri barındıran kaliteli makaleler seçilmiş. Sonuç olarak 56 makale çıkartılmış. Ancak tüm bu makalelerden elde edilen sonuçlarla bilimsel kanıt düzeyi sunan bu metaanaliz (derleme) çıkartılması sağlanamamıştır. Çünkü çalışmalarda yapılan işlemlerin hastaların belini ne kadar incelttiği belirtilmiş ancak; yan etkiler, yara izi değerlendirmesi, hasta memnuniyeti, etkinlik, güvenlik, komplikasyonlar (işlemin beklenmeyen sonuçları) ve takip sonuçları bildirilmemiştir. Plastik cerrahlar tarafından yazıya alınan bu makalede sonuç cümlesi olarak: “diğer uzmanlık dalları (göğüs cerrahisi) tarafından bildirilen nevralji, pnömotoraks, göğüs duvarı deformiteleri ve solunum fonksiyon kaybı gibi komplikasyonlara rağmen araştırma verilerinin derlenmesi mümkün değildir” şeklinde belirtilmiştir (25). Yani plastik cerrahlar kendi makalelerinde konu hakkındaki bilgi birikimi ve deneyimlerinin göğüs cerrahisi makalelerinden elde edildiklerini belirtmiştir.
  • Böbrek ya da böbreküstü bezi için yapılacak bazı cerrahi prosedürler için üroloji uzmanları, ameliyatlarına bir göğüs cerrahını davet edebilmektedir. Örneğin bir böbrek nakli prosedüründe böbreğe erişim için yüzen kaburgalar (konumuz olan 11 ve 12. Kaburgalar) çıkartılabilir (43). Yüzen kaburgaların diseksiyonu (diğer dokulardan ayrılarak serbestlenmesi) sıklıkla yorucudur ve plevraya zarar vermemek için dikkat gerektirir. Bu nedenle ürologlar bir göğüs cerrahına ihtiyaç duyar. Üstelik, plevral boşluğa (göğüs boşluğu) giriş ve interkostal sinirlerin yaralanması sık görülen iki komplikasyondur (işlemin beklenmeyen sonuçları) ve bu müdahalelerin bir göğüs cerrahisi uzmanına bırakılmasının diğer bir sebebi de budur (44-46). Zira göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi, bu iki komplikasyonun da kolaylıkla üstesinden gelebilecek deneyim ve bilgiyi kendilerine sunar.
  • Sadece kaburga çıkartılması için geçmişten gelen geleneksel sonuçlar değil, kaburga yeniden şekillendirmesini ilk tanımlayan ve aynı zamanda kendisi de bir plastik cerrah olan Dr. Kudzaev de makalesinde “yeni başlayanlar için ekipte bir göğüs cerrahının bulunmasını tavsiye ederiz.” şeklinde bir cümle ile bu konunun göğüs cerrahlarının bilgisi dahilinde olduğunu itiraf etmiştir (21).
  • Kaburga çıkartma ameliyatları, işlemin kapsamına bağlı olarak pnömotoraks, göğüs kafesi instabilitesi, cerrahi alan enfeksiyonu, seroma, interkostal sinirlerin yaralanması ve diğerleri gibi lokal ve sistemik komplikasyonların (işlemin beklenmeyen sonuçları) olasılığını da beraberinde getirir (36). Bu nedenle göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi alanında tanımlanmıştır.
  • Ferreira ve arkadaşları yayınladıkları makalede kaburga çıkarılmasında göğüs cerrahlarının estetik anlamda nasıl anatomik uygulama yöntemleri seçtiğinden, kendi makalelerinde bahsetmişlerdir (25).
  • Slipping Rib Sendromu nedeniyle göğüs cerrahlarının bahsi geçen alt kaburgaları çıkartma durumundan bahseden birçok çalışma vardır (47,48).
  • Hatano ve arkadaşları (37), kaburga çıkartılması sonrası oluşan boşluğun yerleşimi ile solunum fonksiyonu kaybı arasındaki ilişki hakkında bir çalışma yayınladılar ve konumuz olan alt ve yan kaburga bölgesindeki boşluğun, ortalama %42 solunum fonksiyonu kaybına sebep olduğunu gösterdiler. Bu sonuç, vücut şekillendirme amacıyla kaburgaların çıkarılması prosedürünü önerirken hasta için gerçekten dikkate alınması gereken önemli bir sonuçtur. Zira solunum dinamiklerini bir plastik cerrahın tüm detayları ile bilmesi mümkün değil iken, bir göğüs cerrahının temel eğitimi ve bilgisi bunun üzerinedir.
  • Kaburga şekillendirme ameliyatlarını yapan Manzaneda ve arkadaşları 10 ve 11. Kaburgalara uygulanan işlemler sırasında akciğer zarı (plevra) yırtılmasının olası olduğunu makalelerinde belirtmişlerdir (35). Bu durum da plastik cerrahların bu işlemi yapması için, bir sakıncadır.
  • Torasik, abdominal ve göğüs duvarı patolojik etiyolojilerinin (sağlık amaçlı hastalıklarının) tedavisine yönelik terapötik (tedavi) amaçlı kaburga rezeksiyonu (çıkartılması), göğüs cerrahisi alanında iyi bilinen bir prosedürdür (13,29,33,43,50).
  • Bir makalede, “plastik cerrahlar potansiyel olumsuz olayların farkında olmalı ve bunları ameliyattan önce hastalara açıklamakta tereddüt etmemelidir” şeklinde belirtilmiştir (13). Ancak, bu komplikasyonlarla (işlemin beklenmeyen sonuçları) hangi branşın mücadele edebileceğini de açıklamaları gerekir.
  • Valvidesso ve arkadaşları, son kaburga çifti iç organlarla yakın ilişki içinde olduğundan, hemotoraks (göğüs boşluğuna kanama), pnömotoraks (akciğer zarı yırtılması) ve/veya fark edilmeyen organ hasarı gibi yaşamı tehdit eden komplikasyonlara (işlemin beklenmeyen sonuçları) yol açma potansiyelinden bahsetmişlerdir (33). Bahsi geçen komplikasyonlar göğüs cerrahisi uzman hekimi yetiştirilirken temel eğitim müfredatında yer almaktadır ve her göğüs cerrahı bu komplikasyonları yönetme konusunda oldukça eğitimlidir.

Üstelik bunlar, son yıllarda popülerleşen estetik kaburga yeniden şekillendirme ya da bel inceltme için kaburga çıkartma ameliyatlarının paylaşıldığı, literatürdeki sadece birkaç adet makaleden alıntılardır. Kaburga çıkartma konusunda göğüs cerrahlarının yayınladığı yüzlerce ve hatta binlerce makaleyi burada tartışma şansımız yoktur, ancak sadece burada paylaştığım cümlelerden anlayabilirsiniz ki bu iş göğüs cerrahlarının işidir. İşte tam da bu nedenledir ki hastaları riske sokmadan hem kaburga çıkartma ameliyatlarını hem de “Ribella Prosedürünü” bir göğüs cerrahının yapmasını mutlaka öneriyorum.

Göğüs Cerrahlarının Birçoğu Bel Daraltma Amaçlı Kaburga Çıkartma Ameliyatı Yapmadığını Belirtmektedir. Nedeni Nedir?

Göğüs cerrahisi hekimleri, sadece göğüs kemikleri olan kaburgalar ve sternumla ilgilenmiyor, aynı zamanda akciğer kanserleri, timus bezi ameliyatları gibi hayatı tehdit eden göğüs kafesi iç organlarının önemli sağlık sorunları ile de mücadele ediyorlar.

Robotik bir akciğer kanseri ameliyatı ile akciğerin tamamını küçücük bir kesiden çıkartmak ve hastaya daha sağlıklı bir ömür sunmak, çoğu göğüs cerrahının önceliği. Göğüs duvarı dediğimiz göğüs kafesi kemikleri, eğer bir travma sonucunda yaralanmadıysa ya da kemik tümörü gibi hayatı tehdit edici bir duruma sebep olmadıysa, bel inceltme gibi estetik operasyonları yapmayı nosyonları gereği uygulamıyorlar diye düşünüyorum. Aksine tüm göğüs cerrahları, kaburga çıkartma ve kaburgaya dair her ameliyat konusunda oldukça yetkin ve deneyimlidir. Hem düşünsenize 3 cm’lik bir kesiden akciğerin tüm damarlarını bağlayarak hastanın akciğerini çıkarabilecek yetenekteki bir cerrahın kendisi için basit sayılabilecek bu kaburga ameliyatını yapması bu işi bir plastik cerrahın yapmasından çok daha uygun değil midir sizce de?

Aynı gerekçelerle; özel ilgi alanım olan göğüs duvarı kemiklerinin deformiteleri yani şekil bozuklukları (Pektus ekskavatum, pektus karinatum, pektus arcuatum vb..) ile göğüs cerrahlarının büyük çoğunluğu ilgilenmiyor. Özellikle de hastada sternum kemiğinin kalbe basınç uygulaması gibi bir sağlık gerekçesi mevcut değil ise bunlara sadece estetik anlamda müdahale etmenin yanlış olduğunu düşünenler var. Halbuki bilimsel literatür bile, hasta sadece deformitenin görüntüsünden rahatsız ise bu durumların düzeltilmesi gerektiğini belirtiyor. Ama göğüs cerrahlarının çoğunluğu, bahsettiğim üzere, hastaları yalnızca sağlık açısından ele alıyor.

Ben bu göğüs cerrahlarının azınlık kısmında yer alıyorum. Estetik ve psikolojik kaygıların, mesela bir özgüven sorununun, göğüs kafesi şekil bozukluğuna sahip hastalar üzerinde ne kadar önemli olduğunu görüyorum. Bu nedenle hastaya saygı duyarak bu tarz estetik ameliyatları Dr. Pectus Markasıyla gönül rahatlığı ile yapabiliyorum. Bu şekilde hastalarıma yardımcı olduğumu düşünüyorum.

Aynı faydayı bel inceltme talep eden hastalarımda uygulayabilmek için ikinci markam olan “Dr. Curver” ismi ile “Ribella Prosedürü” nü geliştirdim.

Ribella Prosedürünün Ne Gibi Riskleri Mevcuttur?

Ribella Prosedürünün, iç organ cerrahisine hakim bir göğüs cerrahı tarafından yapılması durumunda, riski neredeyse sıfırdır. Çok çok düşük olasılık da olsa oluşabilecek her duruma bir göğüs cerrahı tarafından anında müdahale edilebilir. Yine de sıfıra yakın olan bu risklerden en olası olanlarını açıklamak gerekirse:

  1. İğnenin batırıldığı yerde şişme, morarma: Hiçbir şey yapılmasa dahi bir ya da iki hafta içerisinde kendiliğinden düzelir. Nadiren cerrahınız tarafından o bölgeye iğne batırılarak içerideki sıvılar boşaltılıp şişlik giderilebilir.
  2. İşlem bölgesinde enfeksiyon: Böyle bir durumda doktorunuz tarafından çeşitli antibiyotikler ve diğer tedaviler başlanabilir, gerekirse kesi yerine iğneler batırılarak içerik boşaltılıp sıvı örneklemesi yapılabilir.
  3. İşlem sonrası ağrı: Normalde sinirler uyutulduğu için Ribella işlemi ağrısız olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte oldukça düşük bir olasılık ile hasta kabul edilebilir ölçüde de olsa ağrı hissedebilir. Böyle bir durumda herhangi bir genel anestezi olmadan tekrardan ultrason eşliğinde sinir uyutması için iğne batırılıp ağrı tamamen giderilir. Hasta bu sefer uyanık olacağı için bu ikinci girişim sonucunda ağrının giderildiğinden emin olunmadan işlem sonlandırılmaz.
  4. Kaburga çıkartma ameliyatları için (yeniden şekillendirme değil, çıkartma) bildirilmiş komplikasyonlar (işlemin beklenmeyen sonuçları) arasında, pnömotoraks (akciğer zarı yırtılması), ampiyem (akciğer zarı iltihaplanması), diğer olası çok nadir sistemik komplikasyonlar tanımlanmıştır (29, 36). Zaten kaburga cerrahisi, tüm bu sorunlarla başedebilme becerisine sahip olduğu için ortopedi ya da plastik cerrahisinin değil, göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi alanında tanımlanmıştır.

Ancak Dr. Curver olarak, Ribella Prosedürü ile bugüne kadar bu komplikasyonlardan hiçbiri ile karşılaşmadığımızı açıkça belirtmek isterim.

Yazıyı okuyanların bir hususta dikkatini çekmek istiyorum. Kaburga şekillendirme değil de kaburga çıkartma ameliyatlarının komplikasyonlarını (işlemin beklenmeyen sonuçları) bir düşünelim. Hatta bunlardan da konumuz olan en alttaki iki serbest kaburgayı değil de anatomik komşuluğu açısından en riskli bölgede olan en üstteki yani birinci kaburganın çıkartılma cerrahisini baz alalım. Yani en kötüsünü düşünelim:

En üstteki yani birinci kaburgayı göğüs cerrahları olarak, kola giden sinir ve damarları daraltan ya da sıkıştıran bir durumun varlığında kolda ve elde his kaybı, morarma ve uyuşma gibi sorunların meydana geldiği “Torasik Outlet Sendromu (TOS)” adı verdiğimiz bir durumu tedavi etmek için çıkartırız. Peek ve arkadaşları, literatürde TOS nedeniyle ameliyat edilen hastaların yayınlandığı 12 çalışmayı tek tek inceleyip, bu çalışmalardan sonuçlar çıkartmışlar ve bunu bir meta-analiz yani derleme makalesi olarak yayınlamışlar (50). Bildirilen komplikasyonlar (işlemin beklenmeyen sonuçları) içinde hayatı etkileyecek ya da ölüme sebebiyet verecek bir komplikasyon yoktur. Üstelik pnömotoraks gibi, bir göğüs cerrahının kolaylıkla müdahale edebileceği komplikasyonların oranı da yalnızca %5 civarında bildirilmiştir.

Düşünün ki en riskli bölgede, hayati damarların ve kola giden sinirlerin komşuluğundaki 1. Kaburganın çıkarıldığı TOS cerrahisinde bile bu kadar düşük bir komplikasyon (işlemin beklenmeyen sonuçları) oranı var iken, en alttaki ve en güvenli bölgede bulunan ve hiçbir yere bağlı olmadığı için “yüzen kaburgalar” olarak isimlendirilen en alttaki 2’şer kaburganın çıkartılmadan ve herhangi bir kesi uygulamadan yapılan Ribella Prosedürü ile yalnızca şeklinin değiştirilmesi ne kadar komplike olabilir?

Eğer konumuz olan alt kaburgaların göğüs cerrahları tarafından çıkartılması için yapılan araştırmaları inceleyecek olursak, zaten komplikasyon (işlemin beklenmeyen sonuçları) oranlarının oldukça düşük olduğunu görebiliriz. Kaburga kayması sendromu (Slipping rib syndrome), diyafram altı apseler ve ürologların yapmakta olduğu böbrek ameliyatlarının bazıları; alt kaburgaların çıkartılmasını gerektiren bazı işlemlerdir. Bu ameliyatlar başka cerrahlar tarafından yapılsa bile (örneğin ürologlar), ameliyatın kaburga çıkartılması kısmına göğüs cerrahları davet edilir. İşte tüm bu durumlar sebebiyle, son iki kaburgası çıkartılan hastalarda, komplikasyon (işlemin beklenmeyen sonuçları) oranlarının yok denecek kadar düşük olduğu çok sayıda makalede doğrulanmıştır (47,48,49,51,52).

Üstelik bu kaburgalar çıkarılmadan yeniden şekillendirmesi yoluyla yapılan işlemlerde bugüne kadar bildirilen makalelerde, ağrı ve yara izi memnuniyetsizliği dışında hiçbir sorun belirtilmemiştir (21,33,34,35).  Ribella Prosedürü ile biz bu iki faktörü de ortadan kaldırmaktayız ve işlem, bu şekliyle günümüzde en güncel halini almıştır.

İşte bu sebeplerle Ribella işleminin komplikasyon (işlemin beklenmeyen sonuçları) oranının çok çok düşük olduğunu söylemek mümkündür.

Ribella Prosedürü ile Belini İnceltmek İsteyen Hastalarda İşlem öncesi hangi tetkikler ve incelemeler yapılıyor?

İlk randevu sırasında (bu klinikte yüzyüze de olabilir, ya da tamamen TC Sağlık bakanlığı onaylı kişisel verileri koruma kanununa uygun şekilde online görüşme de olabilir) hastalara prosedür ve bireysel anatomiye göre neler beklenmesi gerektiği hakkında ayrıntılı bir açıklama yapılır. Hastanın anamnezinden (kendi anlattığı hikayesi veya bizimle paylaştığı eski sağlık değerlendirme sonuçlarını inceleme yoluyla) önceki sağlık durumunu, varsa geçirdiği ameliyatları, kullanmakta olduğu ilaçları ya da kronik hastalıklarını ve bu işleme dair hastaya ait olan risk faktörlerini öğreniyoruz.

İşlem sonrası ikinci ve altıncı ayda tekrarlanmak üzere, işlem öncesinde hastadan bir vücut memnuniyet anketi doldurmasını istiyoruz (53). Böylece hastalardan ameliyat sonrasında değişimleri hakkında objektif bir şekilde geri bildirim sağlamış oluyoruz.

Fizik muayene ile hastanın boyun çevresi, bel çevresi, kalça çevresi, göğüs çevresi ve boy uzunluğu gibi vücut ölçülerini ölçümlüyoruz. Vücut ağırlıklarını ölçerek kaydediyoruz ve bireyin beden Kütle İndeksini (BKİ), bel kalça oranını (WHR), vücut yağ oranını ve diğer bedensel ölçümleri sağlıyoruz ya da hesaplıyoruz. Ayrıca vücut şekillendirme ameliyatı için hastanın kas-iskelet yapısının detaylı muayenesi yapıyoruz. Hastalarımızın kendilerinden kişisel verileri koruma kanununa dair gizlilik onayımızı aldıktan sonra işlem sonrası değişimleri görebilmek ve değerlendirebilmek adına çeşitli açılardan bel bölgelerini içeren profesyonel fotoğraflarını ve 3 boyutlu taramalarını çekiyoruz.

Daha sonra mutlaka tomografi isteyerek (ya da var ise yakın zamanda çekilmiş tomografisini görerek) hastanın kemik yapısını değerlendirip, işlemi ona göre planlıyoruz. Bu tomografi ile elde ettiğimiz ölçümleri detaylı şekilde kayıt altına alıyoruz ve ameliyat için haritamız bu olmuş oluyor. Eğer hastalar tüm bu değerlendirmeler sonucunda işleme uygun bulunursa, bir sonraki aşamaya geçiliyor.

Bu aşamada hastaya bedeninin uygulama sonrası kazanacağı görüntü sanal gerçeklik ortamında VR gözlükler kullanılarak gösterilir. Yani hasta sanal gerçeklik gözlüğünü taktığında kendisini dışarıdan 3 boyutlu olarak gözlemler. Eş zamanlı olarak doktor tarafından özel algoritmik yazılım kullanılarak hastanın bu üç boyutlu simülasyonunda beli daraltılır. Doktor hastaya “Ben yavaş yavaş beli daha fazla daraltmaya devam edeceğim, sizin için fazla dar görüntü olduğunda lütfen beni uyarın” diyor ve hastanın yönlendirmesine göre, hastanın kendisinde en beğendiği hali belirlenir ve ameliyat tasarımı doktor tarafından buna göre sağlanır.

Elbette ki hastanın kendi sağlığını negatif etkileyecek kadar fazla bir daraltma istemesi durumunda doktor tarafından duruma müdahale edilmektedir ve hasta doktor ortak olarak “öncelik sağlık, sonrasında estetik güzellik” prensibi ile operasyona karar verilir.

İşlemi yaptırmadan 1 gün önce ya da işlem günü, hasta ayakta iken, vücudunun üzerine belli anatomik noktaları gösterecek şekilde cerrahi marker kalem ile işaretlemelerini yapıyoruz. Bu işaretlemeler işlem sırasında bizlere yol gösterici oluyor.

Ayrıca her cerrahi işlemde yapıldığı üzere işlemden bir ya da birkaç gün önce, işlemin yapılacağı hastanenin anestezi ekibinin protokolüne uygun şekilde kan tahlilleri, röntgen, ekg gibi tetkikleri yapılmaktadır. Bunların sonucu ile anestezi ekibince de hasta değerlendirilmekte ve gerekli görülürse, hastanın özel durumuna yönelik bir uzman hekim görüşü istenebilmektedir. Zira Ribella Prosedürü, her ne kadar kolay bir işlem de olsa insan vücudunun üzerinde yapılacak her işlem gibi ciddiyetle yaklaşmaktayız ve böylece hastalarımızı hiçbir şekilde riske atmamaktayız.

Tüm bu elde ettiğimiz verileri, hastanın beklentileri ile birleştirerek bel kıvrımı tasarımını sağlıyoruz. Zira her hastanın beklentisi farklı olabilir, ya da dünyanın değişik bölgelerinden gelen her hastanın kendi etnik kültürüne, trendlere ve ırklarının genetik yapılarına göre istekleri olabilir. Tüm bu faktörleri ve talepleri, her profesyonelin deneyimlerine göre göz önüne almasını öneriyor ve bizler de göz önüne alıyoruz.

Ve sonunda tasarımı yaptığımız bel şekillendirme işlemini hastaya uygulama aşamasına geçmekteyiz.

Ribella İşlemi için Uygun Bulmadığınız Hasta Grupları Hangileridir?

Ribella Prosedürü öncesi yaptığımız değerlendirmeler sonucunda işlem için uygun bulmadığımız hasta gruplarını sayacak olursak:

  1. Her anestezi alımından önce olduğu gibi hastanın anestezi alması riskinin yüksek olduğu durumlar (ASA>2 olan hastalar. örn: son 6 ayda geçirilen kalp krizleri vb.)
  2. Hastada kontrol altında olmayan kronik hastalıkların varlığı
  3. Hastada tanı konulmuş ciddi ruhsal sorunların mevcut olması
  4. Beden kitle indeksinin 28 kg/m2 ya da daha üzeri olduğu durumlar
  5. Bel-Kalça oranı oranı ≥1,6 olan hastalar
  6. Karın ya da bel bölgesinde aşırı sarkık cilt varlığı (Matarasso Skoru 2 veya daha fazla düzeyde)

Bu 6 ana grup içinde özetlenen hasta grubu sadece Dr. Curver için değil, benzer kaburga şekillendirme prosedürlerinde de işlem için uygun görülmemiştir (21,33,34). Bu tip hastalarda hangi sebeple hastanın Ribella işlemine uygun olmadığı belirlendikten sonra bu durumun tedavisinin olup olmadığı araştırılmalıdır. Örneğin beden kitle indeksi yüksek olduğu için ameliyat olamadıysa öncelikle diyet-spor yoluyla ya da liposuction yoluyla normal sınıra getirilmesi, sonrasında halen bel kalın olarak değerlendiriliyorsa Ribella Prosedürü uygulanabilir. Ya da belinde sarkık cildi olan bir hasta cilt gerdirme işlemi sonrası Ribella için uygun olabilir. Şeker hastalığı gibi kontrol altında olmayan bir kronik hastalık, kontrol altına alındıktan sonra Ribella işlemi için hasta uygun hale gelebilir.

Hasta Ribella Prosedürü (Ağrısız, Dikişsiz ve Kesi İzsiz Bel İnceltme İşlemi) nden Sonra Ne Kadar Süre ile Hastanede Kalmaktadır?

Eğer işlem sabah saatlerinde yapıldı ise akşam saatlerinde birey taburcu edilebilir ya da ameliyattan sonra maksimum 1 gecelik bir hastane yatışı yeterli olabilmektedir.

Neredeyse sıfır olasılık olsa da yine de şunu belirtmekte fayda var; işlem bölgesinde şişlik, morarma ya da akıntı gibi bir sorun ilk üç gün içerisinde gözlenecek olursa doktorunuza ayaktan ya da online başvuru yapmanız yeterli olacaktır. Doktorunuz size ilaç önerilerinde bulunabilir ya da çok çok düşük olasılıkla iğne ile sıvı boşaltmak isteyebilir. Tüm bu işlemler için ayaktan başvuru yeterlidir. Yeniden hastane yatışına gerek yoktur.

Ribella İşlemi Sonrasında Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar Nelerdir?

Ribella İşlemi sonrası yeniden şekillendirilen kaburga kemiklerinin tekrar eski haline dönmesi ihtimalinden korunmak için, ortalama iki ay boyunca hastanın bel bölgesini saran bir korse kullanması gerekecektir. Literatürde benzer işlemler sonrası korse kullanım süresi 2-6 ay arasında bildirilmiştir ancak bizim prosedürümüzde çoğunlukla iki ayın yeterli olduğunu görmekteyiz (21,33,34). İşlemin ikinci ayı sonunda hastadan bir göğüs tomografisi çektirmesini ve bizimle paylaşmasını istiyoruz. Ameliyat prosedürünün bir parçası olarak, her hastanın ameliyat sonrası durumunun gözlemlenmesi gerekmektedir. Özellikle tomografi çekimi bu süreçte oldukça önemlidir. Bu tomografi sonucunda kemiklerin kaynaşmasını yeterli bulursak, korse kullanımını yalnızca gece olacak şekilde devam ettiriyoruz ve süreyi giderek azaltarak nüks olasılığına karşı 6 ayın sonunda korse kullanımını tamamen bıraktırıyoruz.

Hastaların 3 boyutlu simülasyonda elde ettiğimiz görüntülerini ve tomografi görüntülerini baz alarak kişiye özel üretim yüksek kaliteli korseler ürettirip kendilerine veriyoruz. Ayrıca işlem sonrası özel ve sosyal hayatlarındaki kullanışlılığı baz alarak yüksek sıkılıkta ancak bir o kadar da hava alan özel üretim tekstil korseleri de kendilerine sağlıyoruz. Böylece hastalar işlem sonrası ilk 2 ay günlük 20 saat korse takıyorlar. Bunun evde oldukları ya da gece uyku saatlerindeki kısmını özel üretim 3D baskıyla elde edilmiş korselerini takarak devam ettirirken, işe giderken ya da sosyal hayatlarında (örneğin bir akşam yemeğine çıkarken) elbise içinde kalacak şekilde özel üretim tekstil korselerini takmalarını öneriyoruz. 2 ay bitiminde tomografide kemik kaynaşmasını gördükten sonra yalnızca gece yatarken korse kullanmalarını öneriyoruz. Bu süreyi de her ay daha da azaltarak 6 ayın sonunda tamamen korse kullanmayı kesiyoruz. Bu son 4 aylık korse kullanımını olası nüks ihtimaline karşı tedbiren yapıyoruz.

Ayrıca, işlem sonrası 5 günlük sürede, hastaların denize ya da havuza girmesini tavsiye etmiyoruz. İlk bir ay aşırı egzersiz ve ters hareketlerden uzak durulması da işlemin kalıcılığını korumada önemlidir. Buna dair hastaya bir durum bildirir raporu veriyoruz.

Bunların dışında bireyin dikkat etmesi gereken, herhangi bir ek fiziksel aktivite kısıtlaması ya da başka bir ek durum yoktur. Hastalar işlem sonrası rahatlıkla uçağa binebilir ve günlük diğer aktivitelerine devam edebilirler.

Ribella Prosedürü Uygulanan Bir Hastanın Müdahale Edilen Kaburgalarının, Eski Şekline Dönme İhtimali (Nüksetme) Var Mıdır?

Eğer işlem sonrası önerdiğimiz sürelerde ve uygun şekilde korse takılırsa böyle bir ihtimal asla yoktur. Zira bu sürenin sonunda kemikler yeni pozisyonunda tekrar kemikleşmiş olacağı için eski şekline dönmesi imkansızdır.

Buna pratik hayatımızdan şöyle örnek verebiliriz: Kolu kırılan bir bireyin kol kemiği doğru pozisyona getirildikten sonra alçıya alınıp bu pozisyonda bir süre tutulursa, doğru şekilde kemikleşecektir. Bir daha aynı yerden darbe aldığında aynı bölgeden kemiğin kırılma olasılığı, daha önce hiç kolu kırılmamış birisinin kolunun kırılma olasılığı ile aynı ve hatta bazen kemikleşen kemiklerin eski halinden daha sağlam kaynaşması nedeniyle daha bile düşük olacaktır.

İşte yeni pozisyonunda kemikleşecek kaburganın da eski haline dönme olasılığı bu nedenle imkansızdır.

Ribella Prosedürü Sonrasında Hastalar Karın ve Bel Bölgelerine Yönelik Yağ Aldırma (Liposuction), Karın Gerdirme (abdominoplasti), Brezilya Poposu (BBL- Bresilian Butt Lift) Gibi Diğer Estetik Operasyonları Yaptırabilir mi?

Elbette. Ribella prosedürü sonrası korse kullanım süresini tamamladıktan sonra hastalar bu işlemi diğer estetik işlemlerle kombine edebilir. Kaburga şekillendirme işlemleri (Ribella Prosedürü) yoluyla belin simetrik olarak küçültülmesi kalça ve kalça hacminin artırılmasına yardımcı olmanın yanı sıra rektus abdominis, oblik ve serratus kasları gibi karın bölgesinde yapılacak diğer estetik işlemlere de daha iyi bir stil kazandırıyor. Bu durum hem bizim deneyimlerimize göre sabit olup, hem de plastik cerrahların literatürdeki makalelerinde açıkça belirtilmiştir (13,35).  Ribella prosedürünü takiben uygulanabilecek birçok girişimsel ya da girişimsel olmayan cerrahi girişimler mevcuttur. Deri altı yağ ile birlikte fazla cilt gevşekliği, bel çevresini azaltmak için karın duvarı kaslarını daha da güçlendiren liposuction ve/veya karın germe (abdominoplasti) ameliyatı ile düzeltilebilir.  Ayrıca, ideal kalçalara ulaşmak için liposuction, lipofilling ve kas içi silikon implant yerleştirilmesini içeren çeşitli popo kaldırma prosedürleri (bunlardan bir tanesi sizin de sorunuzda belirttiğiniz gibi BBL yani Bresilian Butt Lift yani Brezilya Poposu işlemidir) kullanılabilir. Özetle Ribella Prosedürünü takiben bu işlemlerden bir ya da birkaçının uygulanması, bireyde elde edilen estetik sonucu çok daha kusursuz hale getirecektir.

Ribella Prosedürü Sonrası Hastalarınızdan Aldığınız Geribildirimler Nasıl?

“Ribella Prosedürü ile Belini İnceltmek İsteyen Hastalarda İşlem öncesi hangi tetkikler ve incelemeler yapılıyor?” Sorusunda da yanıtladığım üzere, işlem öncesinde, işlem sonrası ikinci ve altıncı aylarda olmak üzere, hastadan toplam üç kez bir vücut memnuniyet anketi doldurmasını istiyoruz (53).

Ayrıca işlem öncesi ve işlem sonrası kontrollerde hastalarımızın kendilerinden kişisel verileri koruma kanununa dair gizlilik onayımızı aldıktan sonra standardize edilmiş çeşitli açılardan hastamızın bel bölgelerini içeren profesyonel fotoğraflarını çekiyoruz. Bu fotoğrafları tarih sıralaması ile yan yana getirerek görsel ve somut bir karşılaştırma daha sağlıyoruz. Hastalar ilgili anketi, bu fotoğrafları gördükten sonra dolduruyor.

Eğer hasta kontrollere kliniğimize gelebilecek durumdaysa (İzmir ve çevresinde ikamet ediyorsa) işlem öncesi 3 boyutlu simülasyon görüntülerini kendilerine sanal gerçeklik gözlüklerinde tekrar hatırlatıyoruz. Böylece önceki simülasyonları ile hastaların o andaki realitelerini çok daha gerçekçi bir kıyaslama şansı sağlıyoruz.

Bunun dışında hastaya işlem öncesi yapılan vücut ölçümleri, işlem sonrası kontrollerde standardize şekilde tekrarlanmaktadır. Bu da bize nicel olarak değişimlerin verisini sunmaktadır.

Tüm bu yöntemler sonucunda hastalardan ameliyat sonrasındaki değişimleri hakkında objektif bir şekilde geri bildirim sağlamış oluyoruz.

Sonuçlara bakınca; Temmuz 2024 itibarıyla bu işlemi yapmaya başladığımız 11 aylık süreçte, 54 hastaya Ribella Prosedürü uyguladık. Hastalarımızın yalnızca ikisi trans-kadın birey iken (cinsiyet değiştirme ameliyatı sonrası kadın olan birey), geri kalan hepsi cis-kadın bireylerdi (doğuştan itibaren kadın olan bireyler). Hastaların yaş aralığı 19-44 yaş idi.

Hastalarımızda ortalama 8.1 (min: 4.2- max:9.3) cm’lik bir bel çevresi incelmesi sağladık.

Bugüne kadar herhangi bir komplikasyon (işlemin beklenmeyen sonuçları) ya da sağlıkla ilişkili bir durum saptamadığımız için bu konuda zaten bir memnuniyetsizlik olmadı.

İşlemin cilt izi konusunda, hastaların yalnızca %5’i üçüncü ay sonunda işlemin delme yerini fark edebildiklerini belirtti ancak buna rağmen sonuçtan memnun olmayan hastamız olmadı (%0).

İşlemi ilk uyguladığımız dönemde delme izinin çevresinde birkaç mm çapında cilt yanığı olan iki hastamız oldu. Ancak bunlara derhal müdahale edildi ve herhangi bir iz kalmadan sorun giderildi. Daha sonra prosedüre bazı geliştirmeler eklendi ve cilt yanığı sorunu bir daha tekrarlanmamak üzere tamamen ortadan kaldırıldı.

İşlem tamamen ağrısız olduğundan, ağrı ile ilgili herhangi bir memnuniyetsizlik bildiren de yoktu.

Ortalama işlem süresi 50 dk olup, genellikle bir saatten kısa sürmüştür.

Üç hastada, korsenin uyumsuz kullanımı sonucunda sağ ve sol taraflarında asimetrik düzelme ile karşılaştık. Bu da bize işlem sonrasında uygun şekilde korse kullanımına dikkat edilmesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Ancak korsenin olması gerekenden (2 ay) biraz daha uzun süre kullanımı (toplamda 6 ay) ile işlemin tekrarlanmasına gerek olmadan tüm hastalardaki asimetri sorunu düzeldi.

Ankette hastaların en çok ameliyat sonrası ağrısızlık ve konfordan (ortalama 25/25 puan) memnun oldukları görüldü. Bunu hastaların psikolojik anlamda kendilik algısı (ortanca 23/25 puan) ve cinsel yaşam (ortanca 22/25 puan) üzerindeki olumlu etkilerinin takip ettiği görüldü. Sadece bir hasta öncelikle kendilik algısı, cinsel yaşamı ve bedeninden duyduğu hissi “memnuniyetsiz” olarak bildirdi.

Sonuç olarak genel memnuniyet değerlendirilmesinde, hastaların geri bildirimlerinden 100 üzerinden 98 gibi yüksek bir sonuç aldık. Bu hasta grubunu, Ribella Prosedürü üzerindeki ilk uygulama grubu olarak düşündüğümüzde; %98’lik bu sonuç, bizleri bugünden itibaren yapacağımız uygulamalarımız için daha da tatmin edici memnuniyet skorları elde edebileceğimiz öngörüsüne ulaştırmıştır.

Bu Prosedür Konusunda Ne Kadar Deneyimlisiniz?

Her şeyden önce; 2024 itibarıyla 15 yıllık bir göğüs cerrahisi geçmişim olduğu için diğer soruların cevaplarının birçok yerinde de belirtmiş olduğum üzere zaten doğal olarak kaburga travması, kaburga tümörü ve diğer kaburga hastalıklarına sahip binlerce hastayı tedavi ettim. Kaburgaların anatomisi ve fizyopatolojisi hakkında tüm göğüs cerrahları gibi benim de oldukça iyi bir bilgi birikimim ve deneyimim var.

Göğüs cerrahı olmam dışında, göğüs duvarı yani kaburgalar ve sternum kemiği ile ilgili durumlar benim özel ilgi alanımdır. Bunların başında da pektus deformitelerinin yani göğüs kafesi şekil bozukluklarının cerrahi ve cerrahi dışı tedavileri yer almaktadır. Bu nedenle göğüs kafesinin sadece hastalıkları değil estetik sorunları benim en fazla ilgilendiğim, üzerine araştırmalar yaptığım, okuduğum ve tedavi ettiğim özel ilgi alanımdır ve bu alanı çok seviyorum.

Göğüs kafesi şekil bozukluklarının giderilmesi ve göğüs kafesi estetiği ile ilgilenme sürecim göğüs cerrahisi asistanlığına başladığım ilk yıl olan 2009’da başladı. 2009 da uzmanlık eğitimini aldığım klinikteki rahmetli hocam Dr. Ahmet Önen, Türkiye’de bu ameliyatları ilk uygulayan kişilerden biriydi ve biz bu konuda onun önderliğinde birçok uluslararası ve ulusal kongreye kliniğimizde ev sahipliği yaptık. Kendisini kaybettiğimiz 2014 yılından itibaren, kendi çalıştığım klinik uygulamalarımda, bu özel ilgi alanımla alakalı sorunların tedavisi ile tek başıma ilgilendim. Bu konu özelindeki çok sayıdaki ulusal ve uluslararası kongrelerde oturum başkanlıkları, konuşmacılık ve hatta kongre ev sahipliği görevlerini üstlendim. Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yaptığım yıllarda, üniversitemiz bünyesinde gerçekleştirdiğimiz Pektus Derneği İzmir Toplantısında canlı cerrahi ile İtalyadan ve dünyanın diğer önemli ülkelerinden gelen önemli göğüs cerrahlarına göğüs kafesi şekil bozukluklarının düzeltilmesine yönelik ameliyatlar hususunda eğitimler verdim.

Göğüs duvarı estetiği konusunda yalnızca Türkiye’de değil Dünyada branşlaşmış göğüs cerrahisi uzmanı sayısı oldukça sınırlıdır. Göğüs duvarı deformiteleri ve kaburga sorunları ile yakından ilgilenen Dünyadaki tüm göğüs ve çocuk cerrahlarının oluşturmuş olduğu Chest Wall International Group’un her yıl düzenlenen kongrelerinde, Dünya’nın bir köşesinde bir araya gelerek deneyimlerimizi paylaşıp gelişmekteyiz. Bu kongrelerde çok sayıda oturum başkanlığı ve konuşmacılık görevleri yaptım ve her yıl yapmaya devam ediyorum.

dr-hasan-ersöz

İşte tüm bu deneyimimle, yalnız göğüs kafesi ameliyatlarına yoğunlaşıp, bu hasta grubuna en üst düzey hizmet sunmak için üniversitedeki öğretim üyeliği görevim dışında, 2022 yılından beri kendi özel kliniğimi açtım ve Dr. Pektus Klinik olarak sağlık turizmi ile Avusturalyadan, Endonezyadan, ABD’den, Kanadadan, İngiltereden, Arjantinden, Almanya dan ve daha birçok ülkeden sayısız hastayı İzmir’e getirerek kliniğimde tedavi ettim. Dr. Pektus Klinik olarak tamamen göğüs kafesi şekil bozukluklarına odaklanmış ve tüm donanımı sağlayan uluslararası kaliteli bir klinik hizmeti sağlamaktayız.

Göğüs kafesi şeklini düzeltme konusundaki 15 yıllık sayısız deneyimim ardından, tüm bu deneyimim sonucunda kendi tasarlamış olduğum “Ribella Prosedürü”nü kliniğimizde uygulamaya başladık ve elde ettiğimiz onlarca başarılı sonuç sonrası bunu da markalaştırmaya karar verdik.  Dr. Pectus sonrası ikinci markamız olan “Dr. Curver” ismi ile “Ribella Prosedürü”nü tüm bireylerin hizmetine sunmak adına duyurmaya karar verdik.

Özetle “Ribella Prosedürü”nün altında binlerce kaburga hastalığının ya da şekil bozukluğunun giderilme deneyimi, onlarca akademik textbook ve makale yazıları, bilimsel araştırma projeleri, katılmış olunan onlarca ulusal ve uluslararası kongre, üniversite öğretim üyeliği ve 15 yıllık bir mesleki pratik deneyim mevcut. Benden önce rahmetli hocam Dr. Ahmet Önen’in tüm deneyimi ile bana aktardıkları mevcut. Dünya da bu konuda branşlaşmış nadir meslektaşlarımla CWIG Kongrelerinde yıllardır yaptığım kongre ya da kongre dışı arkadaşlıkları ve bu arkadaşlarımla yaptığımız online konsültasyonlarla elde ettiğim deneyim paylaşımları mevcut.

Tüm bu birikim ile tasarlamış olduğum ““Ribella Prosedürü” patentine sahip olan hekim olarak işlemi şu an için yalnızca Dr. Curver Klinikte uygulanmaktayım.

Sizler de daha kıvrımlı bir bel için veya Rib Flare Deformitesi tedavisi için ağrısız, kesi izsiz, dikişsiz olarak “Ribella Prosedürü” hakkında bilgi almak adına “Dr. Curver Kliniğe” ulaşabilirsiniz.

Kaynaklar:

  1. Stoudt H W, Damon A, McFarland R, Roberts J.Skinfolds, body girths, biacromial diameter, and selected anthropometric indices of adults: United States. National Center for Health Statistics Vital Health Stat1960–1962;113523–27. [PubMed: 5309272]
  2. Bellemare F, Jeanneret A, Couture J. Sex differences in thoracic dimensions and configuration. Am J Respir Crit Care Med. 2003;168(03):305–312. [PubMed: 12773331]
  3. Davison S P, Clifton M S, Futrell W, Priore R, Manders E K. Aesthetic considerations in secondary procedures for gender reassignment. Aesthet Surg J. 2000;20(06):477–481.
  4. Smith F W, Smith P A. Musculoskeletal differences between males and females. Sports Med Arthrosc Rev. 2002;10(01):98–100.
  5. Asokan A, Sudheendran MK. Gender Affirming Body Contouring and Physical Transformation in Transgender Individuals. Indian J Plast Surg. 2022 Aug 23;55(2):179-187. doi: 10.1055/s-0042-1749099. PMID: 36017408; PMCID: PMC9398519.
  6. Pitanguy I. Evaluation of body contouring surgery today: a 30-year perspective. Plast Reconstr Surg. 2000;105:1499–1514.
  7. Singh D. Adaptive significance of female physical attractiveness: role of waist-to-hip ratio. J Pers Soc Psychol. 1993;65(02):293–307. [PubMed: 8366421]
  8. Wong WW, Motakef S, Lin Y, et al. Redefining the ideal buttocks: a population analysis. Plast Reconstr Surg. 2016;137:1739–1747.
  9. Heidekrueger PI, Sinno S, Tanna N, et al. The ideal buttock size: a sociodemographic morphometric evaluation. Plast Reconstr Surg. 2017;140:20e–32e.
  10. Sisti A, Aryan N, Sadeghi P. What is beauty? Aesthetic Plast Surg. 2021;45:2163–2176.
  11. Chávez FP, González EAF, Guerrero ORR, et al. The perception of the ideal body contouring in Mexico. Plast Reconstr Surg Global Open. 2020;8:e3155.
  12. Jones P R, Hunt M J, Brown T P, Norgan N G. Waist-hip circumference ratio and its relation to age and overweight in British men. Hum Nutr Clin Nutr. 1986;40(03):239–247. [PubMed: 3721906]
  13. Chiu Y-HMD, Chiu Y-JMD, Lee C-CMD, et al. Ant waist surgery: aesthetic removal of floating ribs to decrease the waist-hip ratio. Plast Reconstr Surg Glob Open. 2023;11:e4852.
  14. Cheung MC, Allan BJ, Yang R, Thaller SR (2011) Evidence- based medicine and its role in plastic surgery. J Craniofac Surg 22:385–387. https://doi.org/10.1097/SCS.0b013e3182077dff
  15. Rifkin WJ, Yang JH, DeMitchell-Rodriguez E et al (2020) Writing an evidence-based article in plastic surgery. Plast Reconstr Surg – Glob Open 40:220–227. https://doi.org/10.1097/ gox.0000000000002544
  16. Sorice SC, Li AY, Gilstrap J et al (2017) Social media and the plastic surgery patient. Plast Reconstr Surg 140:1047–1056. https://doi.org/10.1097/PRS.0000000000003769
  17. Dorfman RG, Vaca EE, Fine NA, Schierle CF (2017) The ethics of sharing plastic surgery videos on social media: systematic literature review, ethical analysis, and proposed guidelines. Plast Reconstr Surg 140:825–836. https://doi.org/10.1097/PRS. 0000000000003695
  18. Loncarek K (2009) Asymptotic medicine. Croat Med J 50:83–86.

https://doi.org/10.3325/cmj.2009.50.83

  1. Leal DG, Rodrigues MA, Tedesco ACB et al (2018) Evidence- based medicine in plastic surgery: are we there yet? Ann Plast Surg 80:71–75. https://doi.org/10.1097/SAP.0000000000001179
  2. Chamosa M. Lipectomy of the ilio-lumbosacral region. Plast Reconstr Surg. 2004;113:419–424.
  3. Kudzaev KU, Kraiushkin IA. Waist Narrowing without Removal of Ribs. Plast Reconstr Surg Glob Open. 2021 Jul 12;9(7):e3680. doi: 10.1097/GOX.0000000000003680. PMID: 34262840; PMCID: PMC8274738.
  4. Friedman T, Wiser I. Abdominal contouring and combining pro- cedures. Clin Plast Surg. 2019;46:41–48.
  5. Klassen AF, Cano SJ, Scott A, et al. Satisfaction and quality-of-life issues in body contouring surgery patients: a qualitative study. Obes Surg. 2012;22:1527–1534.
  6. Verdugo JP. Rib removal in body contouring surgery and its influence on the waist. Sci Art Plast Surg J. 2022;3.
  7. Ferreira LM, Ferreira PEN, Bernardes ABS, et al. Aesthetic contouring of the chest wall with rib resection. Aesthetic Plast Surg. 2021;45:1099–1104.
  8. Graeber GM, Nazim M. The anatomy of the ribs and the ster- num and their relationship to chest wall structure and function. Thorac Surg Clin. 2007;17:473–89, viISSN 1547-4127.
  9. Psillakis JM (1984) Plastic surgery of the abdomen with improvement in the body contour. Physiopathology and treatment of the aponeurotic musculature. Clin Plast Surg 11:465–477
  10. FloresGonzálezEA,PérezChávezF,RamírezGuerreroOR,etal. A new surgical approach to body contouring. Plast Reconstr  Surg Glob Open. 2021;9:e3540.
  11. Mansour KA, Thourani VH, Losken A et al (2002) Chest wall resections and reconstruction: a 25-year experience. Ann Thorac Surg 73:1720–1726. https://doi.org/10.1016/S0003-4975(02) 03527-0
  12. Chen JT, Bonneau LA, Weigel TL et al (2016) A twelve-year consecutive case experience in thoracic reconstruction. Plast Reconstr Surg – Glob Open 4:e638. https://doi.org/10.1097/GOX. 0000000000000603
  13. HussainA,BurnsB.Anatomy,thorax,wall[updatedJuly30,2023]. In: StatPearls. Treasure Island, Fla.: StatPearls Publishing; 2023. Available at https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK535414/.
  14. Demsey D, Carr NJ, Clarke H, et al. managing opioid addiction risk in plastic surgery during the perioperative period. Plast Reconstr Surg. 2017;140:613e–619e.
  15. Oñate Valdivieso C, Oñate Valdivieso D, Hoyos AE, Perez Pachon ME, Aguilar Villa H, Michels PJA, Viera A, Benavides JE, Villabona SJ, Ramirez B. Ultrasonic- and Ultrasound-assisted Improvement of Silhouette of the Torso: Bone Structure High-definition Remodeling (Part I). Plast Reconstr Surg Glob Open. 2024 Jan 10;12(1):e5513. doi: 10.1097/GOX.0000000000005513. PMID: 38204869; PMCID: PMC10781136.
  16. Manzaneda Cipriani RM, Duran Vega H, Cala Uribe L, Viaro M, Adrianzen GA, Botelho DL. Waist Remodeling without Incision, with Ultrasound-guided Monocortical Fracture. Plast Reconstr Surg Glob Open. 2023 Dec 19;11(12):e5499. doi: 10.1097/GOX.0000000000005499. PMID: 38115833; PMCID: PMC10730039.
  17. Manzaneda RM, Verdugo JP, Vega HD, Babaitis R, Viaro M, Botelho DL, Adrianzen GA, Michels P, Parashar S. Anatomical Bases for Aesthetic Costal Surgery: Assessing the Thoracoabdominal Limits. Plast Reconstr Surg Glob Open. 2023 Nov 15;11(11):e5376. doi: 10.1097/GOX.0000000000005376. PMID: 38025649; PMCID: PMC10653596.
  18. Weerda H (1985) Fehler und Gefahren bei der Rippenknorpel- und Rippenentnahme. Laryngorhinootologie 64:221–222. https:// doi.org/10.1055/s-2007-1008124
  19. Hatano A, Nagasao T, Cho Y et al (2014) Relationship between locations of rib defects and loss of respiratory function—a biomechanical study. Thorac Cardiovasc Surg 62:357–362. https://doi.org/10.1055/s-0033-1338107
  20. Eroglu M, Guvence N, Kiper A et al (2005) Rib resection for live-donor nephrectomy. Int Urol Nephrol 37:675–679. https:// doi.org/10.1007/s11255-005-0250-0
  21. Israel G E, Tarver D EI, II. (1997).Transgender Care: Recommended Guidelines, Practical Information, and Personal Accounts Philadephia, PA: Temple University Press
  22. Park S. Clinical analysis for the correlation of intra-abdominal organ injury in the patients with rib fracture. Korean J Thorac Cardiovasc Surg. 2012;45:246–250.
  23. Kuo K, Kim AM. Rib fracture. In Kuo K, Kim AM (eds.),: StatPearls [Internet]. StatPearls Publishing; 2021.
  24. Mulhern DM. Rib remodeling dynamics in a skeletal population from Kulubnarti, Nubia. Am J Phys Anthropol. 2000;111:519–530.
  25. Warden SJ, Gutschlag FR, Wajswelner H, et al. Aetiology of rib stress fractures in rowers. Sports Med. 2002;32:819–836.
  26. Atmaca AF, Canda AE, Serefoglu EC et al (2009) The incidence and management of pleural injuries occurring during open nephrectomy. Adv Urol 2009:948906.
  27. Atmaca AF, Akbulut Z, Altinova S et al (2008) Routine post- operative chest radiography is not needed after flank incisions with eleventh rib resection. Can J Urol 15:3986-9
  28. Brown JA, Petrou SP (1997) Use of a surgical sponge facilitates rib resection in flank incisions. Urology 49:946–947. https://doi. org/10.1016/S0090-4295(97)00105-2
  29. McMahon LE (2018) Slipping rib syndrome: a review of evalu- ation, diagnosis and treatment. Semin Pediatr Surg 27:183–188. https://doi.org/10.1053/j.sempedsurg.2018.05.009
  30. Foley CM, Sugimoto D, Mooney DP et al (2019) Diagnosis and treatment of slipping rib syndrome. Clin J Sport Med 29:18–23. https://doi.org/10.1097/JSM.0000000000000506
  31. Bosscha K, Roukema AJ, van Vroonhoven TJ, et al. Twelfth rib resection: a direct posterior surgical approach for subphrenic abscesses. Eur J Surg. 2000;166:119–122.
  32. Peek J, Vos CG, U ̈nlu ̈ C ̧ et al (2017) Outcome of surgical treatment for thoracic outlet syndrome: systematic review and meta-analysis. Ann Vasc Surg 40:303–326. https://doi.org/10. 1016/j.avsg.2016.07.065
  33. Spain DA, Martin RC, Carrillo EH, Polk HC (1997) Twelfth rib resection. Preferred therapy for subphrenic abscess in selected surgical patients. Arch Surg 132:1203–1206. https://doi.org/10. 1001/archsurg.1997.01430350053009
  34. Fares MY, Dimassi Z, Baydoun H, Musharrafieh U (2019) Slipping rib syndrome: solving the mystery of the shooting pain. Am J Med Sci 357:168–173. https://doi.org/10.1016/j.amjms. 2018.10.007
  35. Danilla S, Cuevas P, Aedo S, et al. Introducing the body-QoL®: a new patient-reported outcome instrument for measuring body satisfaction-related quality of life in aesthetic and post-bariatric body contouring patients. Aesthetic Plast Surg. 2016;40:19–29.
Clinic skills

Our specialisations